 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1991/274
K: 1991/867
T: 11.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine, davacının kocası Mustafa aleyhine dava açmakta muhtariyetine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, eşi olan Mustafa'nın borcundan dolayı ihtiyati haciz kararı alan davalıların bu kararı icra ettirmeleri sonucu, kendine ait üç adet halı, buzdolabı ve çamaşır makinasının ihtiyaten haczedildiğini, açtığı istihkak davasının lehine sonuçlandığını, ancak bu arada davalılarca mahcuz eşyanın satışının sağlanması nedeniyle zarara maruz kaldığını ileri sürerek şimdilik 2.500.000 lira tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini) talep ve dava etmiş; mahkemece, haczin borçluya ait evde uygulanması ve borçlu ile davacının karı-koca olmaları itibariyle davalıların ihtiyati haciz kararı alınması ve uygulanmasında kötü niyetli bulunmamaları, davaya konu eşyanın davacıya aidiyetinin sonradan istihkak davası ile kabul edilmesi nedeniyle de tazminat davasının ancak İİK.nun 97. maddesindeki koşullara bağlı olacağı, davacının istihkak davasında eşyanın satılmasını önleyici bir tedbir de almadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Borçlu hakkında yapılan bir icra takibi sırasında haksız yere malı haczedilen üçüncü kişinin bu yüzden doğan gerçek zararının ödetilmesini İİK. nun 97. maddesinde öngörülen ve sınırlı kalan hükmü dışında, genel hükümlere göre genel mahkemelerde açabileceği, ayrı bir dava yolu ile isteyebileceği 24.5.1974 gün 5/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilmiştir. İİK.nun 97/15. maddesinde öngörülen ve tarafların kötü niyetine bağlanan % 15'den aşağı olmamak şeklindeki tazminat, istihkak davası nedeniyle hüküm altına alınabilecek bir tazminat türüdür. İstihkak davası lehine sonuçlanan davacı yararına sözü edilen madde hükmüne göre tazminat takdir edilmemiştir. Davacının şimdiki davası İİK.nun 259. maddesine dayanmaktadır; davacı, eşyasının ihtayaten haczi nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararının tazminini ihtiyati haciz kararını alan ve uygulatan ve eşyanın satışına neden olan davalılardan talep ve dava etmektedir.
İİK.nun 259. maddesine göre, ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesuldür. Buradaki sorumluluk kusura dayanmaz ve sorumluluk için davalının kötü niyeti de aranmaz. Davacı üçüncü kişinin istihkak davası kabul edildiğine göre, alacaklı davalıların hacizde haksız çıktıklarının kabulü gerekir. Hal böylee olunca, ihtiyati haciz kararı alarak bunu icra ettirmiş ve mahcuz eşyayı satmış olan davalılar davacının uğradığı zararları tazminle yükümlüdürler. Davacının istihkak davası sırasında eşyanın satılmaması için bir tedbir almaması ise davanın reddi nedeni değil, tazminattan indirim sebebi olabilir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yazılı olduğu şekilde davanın reddedilmiş olması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece yapılacak iş, davacının zararı olup olmadığını incelemek ve hasıl olacak sonuç uyarınca tazminat istemi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 11.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.