 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1990/4310
K: 1990/4072
T: 14.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki istirdat davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren faizi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Dava, istirdat isteğidir. Davalıların miras bırakanı ile davacının kardeş olup ortaklaşa satın aldıkları arsa üzerine davacı ev ve dükkün yapmıştır. Davalılar, yanlız arsa değil, aynı zamanda bu binaların da yarı yarıya kendilerine ait bulunduğu iddia ile davacı aleyhine daha önce açmış bulundukları davada beş yıllık tazminatının (işgal) tahsiline karar verilmiş ve hükmün kesinleşmesi üzerine davacı icra veznesine yatırmıştır. Davacı şimdi açmış olduğu bu davada ödemiş olduğu paranın ödeme gününden itibaren gerçekleşen faizi birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş ve buna hukuki dayanak olarak davalılar aleyhine ayrıca açmış bulunduğu diğer davada binaların kendisi tarafından yapılmış bulunduğunun tesbitine dair kesinleşmiş ilamı göstermiştir. Mahkemece davanın kabulü yönüne gidilmiştir.
Oysa bir alacağın dava edilip mahkeme önünde görüldükten ve duruşma sonunda verilen karar kesin hüküm durumuna girdikten sonra o davanın tarafları orada yanlış sonuca varıldığını, ancak HUMK.nun 445. ve sonraki maddelerinde gösterilen koşullar varsa yargılamanın yeniden görülmesi yoluyla ileri sürebilirler. Bunun dışında İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayanarak kesin hüküm konusunun yanlış olduğu sonucunu doğuracak bir durum tesbitini talep edemezler. İlama dayanarak icra kavuşturmasına karşı geri alma davası ancak karar verildikten sonra gerçekleşin olaylara dayanılarak istenebilir. Dairenin yerleşmiş uygulaması bu yoldadır. (Bkz. Y.K.D. cilte V, sayıl 10, Ekim 1979, sayfa 1423 ve sonrası) Hernekadar davacının davalılar aleyhine açmış bulunduğu diğer davada binaların davacı tarafından yapılmış olduğunun tesbitine dair karar kesinleşmiş ise de bunun varlığı açılmış olan davanın kabulünü gerektirmez. Sözü edilen karar ancak yargılamanın yeniden görülmesi için açılacak davada delil olarak gösterilebilir. O halde belirtilen hukuki esaslar gözetilmeksizin davanın kabulü yönüne gidilmiş olması usule aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 14.05.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.