 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1990/13303
K: 1990/10856
T: 24.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 7.231.600 liranın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı Nuri Ş.'den alınarak davacıya ödenmesine ve davalı Hüseyin D. hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan Nuri Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, tapu ile yarı payına malik bulunduğu tarlasındaki meyveli ağaçları davalıların kesip götürdüklerini bildirerek payına düşenin ödettirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Nuri Ş. taşınmazda paydaş olduğunu ve fakat, daha önce üçüncü kişiye payını satmış bulunduğunu, davalılardan Hüseyin D. ise kendisini bu yerle ve olayla ilgisi olmadığını savunmuştur.
Davacı dava konusu taşınmaza tapu ile sahip olduğunu idia ettiğine göre önce aktif husumet ehiyeti üzerinde durulmalıdır. Tapu kaydı, Kanunisani 1988 gün, 47 sayılıdır. Geldisi olan 34 ve onun da geldisi olan 26 no.lu kayıtlardan intikalin nedeni belgelerden anlaşılamamaktadır. Öncelikle onların malikleri belli edilip hukuki ıttısal sağlanmalı ve davacı 1/2 paya sahip olduğunu belirlediğine göre kayıtlarla idida arasında bağlantı kurulmalıdır. Davacı ile tapu kaydı arasında ilgi tespit edildiği takdirde komşu taşınmazlara ait tapu ve vergi kaytıları tedavülleri ile birlikte getirtilip sabit sınırlardan başlamalı ve kaytı yüzölçümleri de dikkate alınarak araziye uygulanmalıdır.
Somut olayda, davacının dayandığı tapu kaydının kuzeyinde eskiden ark, şimdilerde dere bulunduğu yazılıdır. Tapu kuruluş günlerine göre bu sınırın yeri özellikle belirtilmelidir. Çünkü, davaya konu ağaçların bulundukları yer bu kesimdedir. Öyleyse ağaçların tapu kapsamında kalıp kalmadıklarının kesinlikle saptanması gerekir. Eğer, tapu kapsamı dışında ise bu kez. tarafların vergi kaydı, tanık ve gösterecekleri delilleri toplanarak ağaçların üzerinde bulundukları arazi parçası bakımından zilyetlik araştırması yapılmalıdır.
Davacının aktif husumet ehliyetinin varlığının kabulü durumunda, savunma açısından davalıların ağaçları kesip kesmediklerinin açığa kavuşturulmasına sıra gelecektir. Zararı gerçekleştirenin anlaşılması karşısında o yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkının zararı oluşturduğu benimsenerek sorumluluk yoluna gidilmelidir.
Yerel mahkemece bu doğrultuda soruşturma yapılmaksızın, özellikle ve öncelikle davacının dayandığı tapu kapsamını açıklanan biçimde belli edilmeksizin davalı Nuri Ş. yönünden sorumluluğa karar verilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 24.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.