 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1990/11596
K. 1991/11230
T. 23.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Kişisel değerlere saldırı yoluyla kişiye manevi acılar verdirmek, kişinin ruhi varlığına ve sonuçta kişilik hakkına saldırıyı ortaya koyar.
(818 s. BK. m. 49)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Davacı, 1956 yılından beri kendisine ait................nolu telefonun davalı tarafından düzenlenen telefon rehberinin (A.... Rehber) Temmuz 1989 baskısında, "acil telefonlar ulaşım bölümünde deniz otobüsleri danışmasına" ait olduğunun gösterildiğini; bu yanlışlığın etkisiyle sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar telefonunun sürekli aranması ve zaman zaman kişilerin olumsuz sözlerine de muhatap olunması nedeniyle ruhi bütünlüğünün bozulduğunu ileri sürerek, 10.000.000 TL. manevi tazminat istemiştir.
Mahkeme, davaya konu olayda kişiliğe saldırı olmadığını kabul ederek isteğin reddine karar vermiştir.
Davacının kırk seneden fazla kullandığı telefonun numarasının davalı tarafından hazırlanan rehberde yanlışlıkla "acil telefonlar" bölümünde gösterildiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Diğer taraftan bu yanlışlık nedeniyle davacının telefonunun gece geç vakitlere kadar sık sık arandığı ve davacının arayanlara cevap vermek durumunda kaldığı ve bu durumdan rahatsız olduğu tanık beyanlarıyla anlaşılmıştır.
Kaldı ki hayat deneyimleri kişiye ait özel telefonun numarasının yanlışlıkla "acil telefonlar" arasında gösterilmesi halinde belirli zaman dilimiyle sınırlı olmadan çok sık aranacağı ve telefon sahibinin ilgisi olmadığı halde çeşitli soru ve sözlerle muhatap olacağı, sonuçta da ruhi bütünlüğünün bozulacağını ortaya koyar.
Kişilik; bedeni ve ruhi varlık (değer) olarak kişilik hakkı tarafından korunmaktadır. Bu nedenle kişinin duygu hayatı onu vazgeçilmez kişisel değerlerinden (varlık) dir. Duygu hayatını, ruhi ahenk ve denge, onur, saygınlık, namus duygusu, özel yaşamı ile toplum, aile bireyleri veya yakın dostlarıyla olan gönül bağlılıkları oluşturur.
Bu kişisel değerlere saldırı yoluyla kişiye manevi acılar verdirmek kişinin ruhi varlığına ve sonuçta kişilik hakkına saldırıyı ortaya koyar.
Olayımızda; davacının telefonunun sık sık, gereksiz yere sabah erkenden ve gece geç vakitlere kadar aranması ve tanımadığı kişilere ve ilgisiz sözlere muhatap olması onun duygu hayatının bir parçası olan "ruhi ahengine" bir saldırı niteliğindedir ve bununla davacının "evinde huzurlu yaşama ortamı ve hakkı" önemli ölçüde etkilenerek bozulmuştur. Sonuçta davacının manevi acı duyduğu da objektif olarak kabul edilmelidir.
Davalının, davacıya ait telefon numarasını değiştirme önerisi sonuca etkili olmamalıdır; davacının kırk yılı aşkın süredir, kullandığı telefon numarasının değiştirilmesi özellikle büyük kentlerde onun yakın çevresiyle olan bağlarını koparır. Bu nedenle davacının böyle bir öneriyi kabul etmesinin yeni sıkıntılara katlanmasını gerektireceği de gözardı edilemez.
O halde, gerçekleşen bu tüm olgu ve unsurlar davacının kişisel değerlerini koruyan kişilik hakkının saldırıya uğradığını gösterir. Mahkemenin kişilik hakkı ve onun koruduğu kişisel değerleri yeterince incelenmeden hüküm kurması hatalı olmuştur, hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 23.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.