 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/7866
K: 1990/2278
T: 15.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan birleştirilen tazminat davaları üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 3.3.17.500 lira maddi ve manevi tazminatın 5.7.1988 olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Her iki dava aynı trafik kazasından doğan tazminat isteğidir. Davalı Tevfik N.'ın kullanmakta olduğu diğer davalıya ait kamyon, davacıya ait minibüse çarparak hasara uğratmıştır. Davacı olaydan sonra mahkemeye başvurarak uğramış bulunduğu zararın tesbitini istemiştir. Bilirkişiler ayrı ayrı düzenlemiş bulundukları raporlarda işçilik ve malzeme olarak zararı belirtmişlerdir. Dava dilekçesinde de bu raporlara dayanılmak suretiyle onarım gideri olarak 3.620.000 lira maddi tazminatın ödetilmesi istenilmiş ve mahkemece, itiraz edilmiş olmasına rağmen yeni bir inceleme yapılmaksızın o miktardan davacının 1/8 oranında kusuruna düşen bölüm indirildikten sonra geri kalan 3.167.500 liranın tahsiline karar verilmiştir.
Oysa davacı Türk vatandaşı olup Almanya'da çalışmaktadır ve geçici olarak Türkiye'ye geldiğinde yabancı plakalı olan aracı gerçekleşen trafik kazasında hasara uğramıştır. Araç triptik olarak getirildiğine ve Türkiye'de alınıp satılması söz konusu olamayacağı gibi belli süre sonunda ya yurt dışına çıkarılması veya gümrüğe terk edilmesi zorunludur. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre davacı hasara uğrayan aracını onartmadan çarpılmış hali ile gümrüğe terk etmiştir. Bu durumda zarar olarak o aracın kullanılmış hali ile olay günündeki rayice göre Almanya'daki değerinin belirlenmesi ve bu değerle delil tesbiti raporuna itiraz edilmiş olması karşısında yeniden seçilecek bilirkişi eli ile tesbit edilecek olan, Türkiye'de onarılması halinde yapılacak onarım giderinden hangisi az ise onun kabul edilmesi ve bundan davalının kusuruna düşen bölümüne hükmedilmesi gerekir. Bu hesap biçimi tazminat kurallarına uygun olup dairenin yerleşmiş uygulaması o yöndedir.
O halde belirtilen şekilde bir inceleme yapılmaksızın Türkiye'deki onarım bedeline hükmedilmesi ve bu bedelin ne kadar olabileceğinin yeniden seçilecek bilirkişiye tesbit ettirilmemiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Gerçekleşen trafik kazasında davacı bir cismani zarara uğramamıştır. Aracı kullanan da kendisi değildir. Olayın gerçekleştiği sırada araçta bulunduğuna dair de bir belirti yoktur. Dava dilekçesinde araçta bulunan yakınlarının sağlık durumları ile yapılan delil tesbiti ve gümrüğe teslim işlemleri nedeniyle bir hayli yorulunduğu ve izin süresinin kısaldığı ileri sürülmek suretiyle manevi tazminat da istenilmiş, mahkemece kısmen dahi olsa bu isteğin kabulü yönüne gidilmiştir. Oysa sözü edilen nedenler davacıya manevi tazminat istemek için hak vermez. Kendisinin iddia edildiği gibi olayın şokuna maruz kaldığına dair herhangi bir delil de yoktur. O halde manevi tazminat istemenin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen dahi olsa kabulü yönüne gidilmiş olması yasaya aykırıdır.
3 - Davanın tazminata ilişkin olması karşısında ilam harcının % 010 üzerinden hesaplanması gerekirken % 030 üzerinden hesaplanmış olması da Harçlar Kanununa ekli tarife hükümlerine aykırıdır.
4 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre öteki itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1,2,3, bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 15.3.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.