 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/6949
K: 1989/9990
T: 26.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 800.000 lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle istemin reddine, ilan giderinin davalılara ait olmak üzere kararın kesinleşmesinden sonra karar özetinin (T) Gazetesinde yayınlanmasına ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşmasız, davalılar avukatı tarafından da duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalılara ait gazetede yapılan yayınla kişilik hakkına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek 10.000.000 lira manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
A - Mahkeme, yayında gerçek olaylara dayanılmadığını kabul ederek 800.000 TL. tazminatın tahsiline karar vermiştir.
Dava konusu olay, davalılara ait (B) Gazetesinde "Sapık Öğretmen" başlığı altında verilmiş ve olayda "davacının 12 yaşındaki öğrencisine sarkıntılık ettiği ve bu nedenle görevden alındığı" ileri sürülmüştür.
Mahkemece de incelenen idari tahkikat dosyasından okul müdürü olan davacının öğrencisi (E) adlı kız çocuğunu yanak ve dudağından öptüğü ve (E)'nin de görgü tanığı bulunmayan bu olayı arkadaşlarına ağlayarak anlatması üzerine olayın yayıldığı ve açılan idari tahkikat sırasında Kaymakamlığın 25.12.1986 günlü oluruyla iki ay süreyle açığa alındığı anlaşılmıştır. Diğer taraftan olay nedeniyle tanıklığına başvurulurak (Şirin D.) adlı 5. sınıf öğrencisi de bu olaydan önce müdürün (davacı) kendisini odaya alarak kitap okuturken "eliyle bacağını tutarak" okşadığını söylemiştir.
Olayın yukarıda açıklanan gelişmesi karşısında davalılara ait gazetede 30.12.1986 günü yayın yapılmıştır; böyle bir yayının yapılmasında kamu yararı olduğu kabul edilmelidir. Çünkü haber gerçek olaylara dayanılarak yapılmıştır. Kaldı ki yayında davacının olayın doğru olmadığına ilişkin savunmasına da yer verilmiştir. İdari makamlarca yayından sonra takipsizlik kararı verilmesi de sonuca etkili değildir. Çünkü haberin gerçek olup olmadığı yayın tarihindeki olgulara göre değerlendirilmelidir. Diğer taraftan basın özgürlüğünün kullanılmasında bir olayın gerçek olup olmadığının değerlendirilmesinde "olayların bütün ayrıntılarıyla basın tarafından bilinemeyeceği gerçeği" de gözardı edilmemelidir. Özellikle suç sayılan ve hazırlık kovuşturması yapılan olaylarda durum böyledir. Basının olaya ışık tutan tüm kanıtları bilmesi ve değerlendirmesi mümkün değildir.
O halde davalılara ait gazetede yapılan davacı ile ilgili yayın, olay günündeki koşullara göre gerçek olaylara dayandığından hukuka aykırılık söz konusu olamaz. Bu nedenle mahkemenin davacı yararına manevi tazminata hükmetmesi hatalı olmuştur; hüküm istek reddedilmekle bozulmalıdır.
B - Mahkeme, davaya konu olayda Borçlar Kanununun 49. maddesinin unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi için ceza hukuku dalında öğretim üyesi olan Prof. Dr. Kayıhan İçel'i bilirkişi tayin ederek onun oy ve görüşüne başvurmuştur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. maddesinde "Mahkeme çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez" hükmü getirilmiştir.
Somut olayda Borçlar Kanununun 49. maddesinin unsurlarının (özellikle hukuka aykırılık) belirlenmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgilerle çözümlenmesi zorunludur. Bu bilgiler olmadan hakimlik yapılamaz. Hakim'in hukuka aykırılık gibi sorumluluğun unsurlarını ortaya koyması için hukuki bir değerlendirme yapılması gerekir; hukuki değerlendirme (nitelendirme) hakimlik görevinin en önemli bir unsurudur; bunun bilirkişilere bırakılması, yasanın emredici kuralına aykırı olduğu gibi dolayısıyla hem hakime - mahkemeye uyulması gereken saygınlığı azaltır hem de pahalı yargı olgusunu gerçekleştirir.
Bu nedenle mahkemenin hukuki konuda bilirkişi görüşüne başvurması da kabul şekli bakımından hatalı olmuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA ve davalılar yararına takdir edilen 100.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın davacılara istek halinde geri verilmesine 26.12.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.