 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/5518
K: 1989/9440
T: 07.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı Kurum, davalının kombina müdürü iken jöle işkembenin bozulmasına neden olduğunu bildirerek bu yüzden uğranılan zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, olayda kusurlu bulunmadığını savunmuştur.
Dosyadaki belgeler ve tanık sözlerinden bağırsak içeriği ile kirli işkembelerin Şanlıurfa ve Gaziantep Kombinalarından gönderildiği ve ayrı bir yere istiflendikleri anlaşılmıştır. Yönetmelik uyarınca yıkanıp soğutulmayı takiben, yönetmeliğe aykırı olarak (kısa sürede değil) 8-12 saat bekletildikten sonra merkezlerine kadar dondurulmaya elverişli boyuttaki torbalar yerine, davalının, elemanlarca uyarılmasına rağmen daha büyük torbalara onun emir ve gözetimi altında doldurulmuştur. Şu durum karşısında bilirkişi raporundaki veriler de dikkate alındığında davalının, uzun süre beklettikten ve gerekli hacimden daha büyük paketlerle dondurma işlemi yaptırmasından zararın kaynaklandığı açıklığa kavuşmuş olmaktadır.
Davalı, tüm bu işlemleri gözetimi altında ve talimatı doğrultusunda yaptırmıştır. Talimat veren kişinin durumu, objektif kusur ilkesiyle belirlenir. En büyük titizlikle değil ve fakat umursamaz tavırlar içinde de bulunmayan olağan özen borcu, bu ilkenin sınırlarını oluşturur. Görülüyor ki, davalı, yönetmelik hükümlerini ve uyarıları dikkate almaksızın paketleme yapmıştır. Öyleyse onun, objektif ölçülerde özeninden söz edilemez. Dahası, subjektif açıdan da kusurludur. En azından paket boyutlarını, görevlilerin önerilerinin aksine saptamış olması, onun belirtilen yönden kusurlu bir biçimde davrandığını göstermektedir.
Yerel mahkemece, tanık sözlerini değerlendirerek sonuca dayanak olan bilirkişi raporundaki davalının "doğrudan suçlanamayacağı" yollu kanaata dayanılarak davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bilirkişiler, doğrudan suçlanamama olgusuna gelen işkembelerin kirli olduğunu tutamak almışlardır. Oysa, bu işkembeler sonradan yıkanıp temizlenmiştir. Üretim aşamasından birkaç ay sonra bozulma başlamış ve fakat olaya beş ay sonra el konulmuştur. Bu durum, davanın reddine değil, tazminatın düzeyine etkilidir. öte yandan, "diğer görevlilerin yönetmelik uyarınca işleri yapmadığı" da zarara bir neden olarak gösterilmiştir. Belirtilen sözcük dizisinden amaçlanan olgu belli değildir. Böyle bir olgu, somut olarak açıklandığı takdirde gene davalının sorumsuzluğu sonucu ortaya çıkmış olmaz; ondan alınacak tutar belirginliğe kavuşur. zarar ve tazminat kapsamına etkili olan tüm bu nedenlerin, davanın reddine dayanak tutulması, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 7.12.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.