 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/4164
K: 1989/5352
T: 13.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunhda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı Bakanlık, satıcılık izni veya temsil belesi bulunmayan ve gerçek kimliği bilinmeyen bir şahsa, İnan adına düzenlenmiş sahte banka dekontuna istinaden 3.293.650 lira değerinde kitap teslim etmek suretiyle idare zararına sebebiyet veren davalılardan söz konusu kitap bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkeme ise, davalıların ibraz edilen banka dekontunun sahteliğini bilmelerine imkan bulunmadığı gerekçesine dayanarak istemin reddi cihetine gitmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir yolsuzluk görülmemesine özellikle olayın gerçekleştiği tarihte izinli bulunmasına göre, temyiz olunan kararın Bölge Şefi Kemal'le ilgili birinci bölümünün onanması gerekir.
2 - Yargı kararlarında ve bilimsel eserlerde de ifade olundduğu gibi kast ve ihmal haksız eylem sorumluluğunun kurucu öğelerinden biri olan kusurun iki ayrı çeşidini teşkil ederler. Bu nedenle ihmali bir davranışta, sorumluluğu gerektiren hukuka aykırı bir eylem niteliği taşıyabilir. Zararlı sonuç istenmemekle beraber, bunun gerçekleşmemesi için gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi halinde de ihmalin var olduğu kabul edilir.
Öte yandan eylem fiil, bir şeyi yapma şeklinde olabileceği gibi yapmama şeklinde de olabilir. Bir başka anlatımla aktif bir eylemin yapılması, zararlı sonucun gerçekleşmesini önleyecek idiyse bu eylemin yapılmaması menfi davranış, zararlı sonuç açısından bir eylem değer ve niteliği taşır Eren Borçlar Hukuku, Ankara 1988, Cilt: 2, Sayfa: 36). Ancak böyle olumsuz bir davranışın hukuka aykırı sayılabilmesi için de aktif eylem yapma görevini yükleyen bir hukuk normunun bulunması gerekir Tekinay Borçlar Hukuku İstanbul 1985, Cilt: 1; Sayfa 653; Eren, Borçlar Hukuku, Ankara 1988, Cilt: 2; Sayfa 154).
Açıklanan bu hukuki esas çerçevesinde somut olayın incelenmesine gelince:
Herşeyden önce Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları ve Eğitim Araçları Satış İşleri Yönetmeliğinin 11. maddesi uyarınca bir kimseye satıcılık izni verilebilmesi için o kimsenin 12. maddede öngörülen yükümlülükleri yerine getirmesi ve böylece fotoğraflı ve onaylı satıcılık belgesine sahip bulunması md. 13 gerekmektedir. Öte yandan, satış işleminin tamamlanıp kitapların alıcıya teslim edilebilmesi için de, Devlet Kitaplarrı Mütedavil Sermayesi Müdürlüğünün 4.8.1982 gün ve 5137 sayılı Genel talimatı uyarınca, banka dekontunu inceleyen bölge şefinin depoya ait fatura nüshasının sağ alt köşesini imzalaması md.4, bölge şefinin imzası olmadan depodan kitap çıkartılmaması md.5, faturanın depo nüshasının kitap bayii ve kitabı teslim eden görevli tarafından imzalanması md. 6,7 zorunlu bulunmaktadır.
Oysa, kitapların depodan çıkışına ilişkin olup Sinan adına düzenlenen faturada bölge şefinin kontrol ve imzası mevcut değildir. Aynı faturanın altında kitapların satıcının kendisine teslimi emredildiği halde söz konusu kitaplar sahte dekont ibraz eden ve kimliği bilinmeyen bir şahsa teslim edilmiştir. Hiç kuşkusuz, inceleme memuru sayım ve depo sorumlusu M. Fevzi, işlemleri yaparken ve depodan kitapları teslim ederken, bölge şefinin kontrol ve imzasını aramış ve özellikle adına fatura düzenlenen izinli bayii Sinan'ın dekontu ibraz ve kitapları tesellüm eden şahıs veya onun vekili olup olmadığını tesbit için kimlik belgesi ya da vekaletname istemiş olsalardı, kitaplar kimliği meçhul bir şahsa teslim edilmeyecek ve dolayısıyle idare zarara uğramayacaktı.
O halde, davalıların bu ihmali davranışları hukuka aykırı bir eylem niteliği taşımakta ve menfi davranış biçiminde gerçekleşen bu eylemleriyle zararlı sonuç arasında da uygun illiyet bağı bulunmaktadır.
Açıklanan bu fiil durum ve hukuki esaslar karşısında bazı düşüncelerle Sayım ve M. Fevzi haklarındaki davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın davalı Kemal'e ilişkin bölümünün bir numaralı bentte yazılı nedenle ONANMASINA, diğer davalılar Sayım ve M. Fevzi'ye ilişkin bölümünün ise iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve davacı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı yararına takdir edilen 24.800 lira duruşma avukatlık parasının davalılardan Sayım ve M. Fevzi'ye yükletilmesine, 13.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.