 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/4023
K: 1989/4935
T: 30.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki senet iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
Davacılar önce 19.1.1987 tarihinde davalılar ile Köy tüzelkişiliği ve Maliye Hazinesi aleyhine, tapuda kayıtlı olmayan ve ortak miras bırakanlar Ali'den kalan bir parça taşınmazın veraset belgesindeki payları oranında adlarına müştereken tapuya tescil için bir dava açmışlardır. Davalılar o davaya karşı vermiş bulundukları cevapta Ali'nin sağlığında sözü edilen taşınmazı kendilerine bağışladığını savunmuşlar ve bu konuda 26.10.1985 günlü belgeyi ibraz etmişlerdir. "Gayrimenkul bağış senedi" başlıklı sözü edilen belgede, bir parça taşınmazın kendisine ölünceye kadar bakmaları dolayısıyla Durmuş ve Neşet S.'ya bağışlandığı yazılıdır. Mahkemece bu senet hakkında davacıların cevabı alınmadan mahallinde keşif yapılmasına ve tanıkların orada dinlenilmesine karar verilmek suretiyle soruşturmaya girişilmiş iken davacılar bu kez 10.4.1987 tarihinde davalılar aleyhine mübrez senedin iptali ve geçerli sayılması halinde ise tenkisi için bu davayı açmışlardır. Ancak 21.9.1987 günlü oturumda dava senet iptali isteğine hasredilmiş ve sonuçta tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz menkul hükmünde olduğundan ve bağışlanması şekle bağlı bulunmadığından davanın reddi yönüne gidilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 222 ve sonraki maddeleri hükümlerine göre soruşturma esnasında dava ile ilgili olarak bir sorun ortaya atılırsa, bu sorunun hadise olarak davaya bakan mahkemece çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar davacılar tescil davasında mübrez senedin geçersiz olduğuna dair başlangıçta bir iddia ileri sürmemişlerse de sonradan bu konuda kendiliklerinden ayrı bir dava açmışlar ve tescil davasında, senet iptali davasının sonucunun beklenmesini istemişlerdir. Her iki davaya aynı mahkemede bakılmakta olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenmesinde bağışlanan ve tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın teslim edilip edilmediğinin, diğer bir deyimle zilyetlik durumunun araştırılması gerekecektir. O halde tescil davasında bir hadise olarak ortaya atılan uyuşmazlığın o davada çözümlenmesinin belirtilen usul kuralı gereği olduğunun mahkemece gözetilmemiş olması bozma sonradan
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 30.5.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.