Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/3793
K: 1989/8235
T: 27.10.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı Hasan hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 1.480.365 liranın 14.3.1988 dava tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalı Hasan'dan alınarak davacıya ödenmesine, davalı Nuh hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu :
 
KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanununun 97. maddesi ile Borçlar Kanununun 41 ve sonkaki maddelerine ve 24.5.1974 gün, 5/7 sayılı Yargıtay İçtihadı birleştirme kararına dayanan tazminat isteğine ilişkin olup husumet iki kişiye yöneltilmiştir. Davalı Hasan 19.9.1986 tarihinde kendi borçluları aleyhine ihtiyati haciz kararına dayanarak girişmiş bulunduğu icra kovuşturmasında 01 EN 665 palakalı traktörü aynı gün haciz ettirmiştir. Daha sonra diğer davalı 7.10.1986 tarihinde kendi borçlusu başka bir kişi aleyhine yine ihtiyati haciz kararına dayanarak girişmiş olduğu diğer icra kovuşturmasında bu traktör üzerine aynı gün haciz koydurmuştur. Ancak davacı tarafından icra tetkik merciinde her iki davalı aleyhine ayrı ayrı açılan istihkak davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda bu traktörün davacıya ait olduğuna dair verilen karar Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Bu tazminat davasında davacı ait traktörün başkalarının borcundan ötürü haczedilmiş bulunmasından doğan zararın ödetilmesi istenilmektedir. Mahkemece deliller toplandıktan sonra davanın davalı Hasan yönünden kabulü yoluna gidilmiş, diğer davalı Nuh'a gelince zarar yalnız Hasan'ın eyleminden doğmuş olup, Nuh'un başkasının yaptırmış bulunduğu hacze katılması karşısında onun yönünden davanın reddi yoluna gidilmiştir.
Haksız eylemin unsurlarından birisi ve en önemlisi nedensellik (illiyet) bağıdır. Zararla eylem arasında bu bağın varolması demek, zararın eylemin bir sonucu olarak ortaya çıkması, yani eylem olmadan zararın meydana gelmiyeceğinin muhakkak görülmesi demektir. Diğer bir deyimle verilen zararın tazmin borcunu doğurabilmesi için zarar, eylemin bir sonucu olarak görülmelidir. İlliyet bağının var olup olmadığı herşeyden önce mantık kurallarına göre belirlenir. Bununla beraber mantıki illiyet bağının kesin ve belirli olduğu hallerde dahi eylemi işleyeni o eylemin bütün sonuçlarından sorumlu tutmak adalete aykırı düşebilir. Bu konuda ileri sürülen uygun illiyet teorisi uygulamada benimsenmiş bulunmaktadır.
Uygun illiyet teorisi uyarınca eylem, niteliği itibariyle olayların doğal ve alışılmış akışına, hayat deneylerine ve objektif olasılığa göre oluşan türden bir zararı doğurmaya elverişli ise o eylemle zarar arasında uygun illiyet bağı var demektir. Bazen sonuç birden çok sebebin ortak etkisiyle oluşur. Bunun çeşitli biçimleri vardır. Eğer birden çok sebeplerin birleşmesiyle zarar doğmuş ise buna ortak illiyet denir. Bu halde sebeplerden yalnız biri zararlı sonucu doğurmaya yetmez, diğer sebeplerin buna katılması gereklidir. Böyle bir durumda eylemleri işleyenlerin herbiri zararın tümünden müteselsilen sorumlu olurlar. Bazende birbirinden bağımsız olmakla beraber birçok nedenler aynı zararı oluştururlar. Aslında bunlar yalnız başlarına aynı zararı doğurmaya yeterlidirler. Böyle bir halde ise birlikte (yarışan) illiyet sözkonusu olduğundan her birinin sahibi kendi eylemi bulunmasaydı dahi aynı sonucun doğacağını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. Bu gibi durumlarda da Borçlar Kanununun 50. maddesinde düzenlenen tam teselsül hali söz konusudur.
Davaya konu olan işte her iki davalının eylemi birbirinden bağımsız olsa bile herbiri aynı zararı oluşturmaktadır. Davalı Nuh kendi haczini uygularken malın diğer davalı Hasan tarafından haczedilmiş olduğunu bilmektedir. O halde ikinci haczin konulduğu günden sonra oluşan zarardan davalı Nuh'un diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken onun hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş olması yasaya aykırıdır.
 
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.10.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09
  • [Ticari krediler] see this here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:42
  • [Kredi notu] check it out sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:36
  • you could try here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:20
  • [Bankalar hukuku] read this article sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini