Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/1741
K: 1989/4891
T: 29.05.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 4.000.173 lira tazminatın Cuma'dan 2.000.086 lira tazminatın da diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren yasal faizleriyle birlikte alınarak davacı Bakanlığa ödenmesine, fazlaya dair isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı İçişleri Bakanlığı adına Hazine avukatı ile davalılardan Fahrettin, A. Yakup ve Murat taraflarından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
 
KARAR : Dava, davacı Bakanlık tarafından tazminat alacaklılarına ödenmiş olan paranın rücuan davalılardan alınması isteğidir. Davalı Komiser Cuma'nın kullandığı, davacı Bakanlığa ait araçla diğer davalı Fahrettin'in kullandığı öteki davalılara ait aracın çarpışması sonucunda davacıya ait araçta bulunan Bekçi Süleyman ölmüştür. Ölenin yakınları tarafından Cuma dışındaki davalılar ile davacı Bakanlık aleyhine açılan önceki davada trafik kazasına sürücü Cuma'nın 4/8, diğer sürücü Fahrettin'in 2/8 ve bilinemeyen diğer bir aracın sürücüsünün de 2/8 oranında sebebiyet verdikleri anlaşılmakla beraber, zarara sebebiyet veren bütün araçların işletenleri ile sürücülerinin tazminat alacaklılarına karşı Borçlar Kanununun 51. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu olmaları karşısında hak kazanılan maddi tazminat ile takdir olunan manevi tazminatın istek gibi bütün davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davacı Bakanlık, 9.2.1988'de açmış bulunduğu bu davada sözü edilen karar uyarınca ödemiş bulunduğu tazminatın tamamı için sorumlulara rücu etmektedir. Mahkeme müteselsilen sorumlu olan kimselerin birbirleri aleyhine rücu etmelerinde kusur oranları gözetileceğinden davacı Bakanlığın ödemiş olduğu miktarın 4/8'nin davalı Cuma'dan, 2/8'nin müteselsilen diğer davalılardan alınmasına hükmetmiş ve bilinmeyen aracın 2/8 olan kusur oranına düşenin ise reddine karar vermiştir. Davacı ile Cuma dışındaki davalılar, bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuşlardır.
1 - Davaya konu olan trafik kazasında kusur üç ayrı aracın sürücüsü arasında bölüşülmüştür. Ancak bu sürücülerden biri bilinmemektedir. Bu durumda üzerinde öncelikle durulacak yön müteselsilen sorumlu olanlar arasında rücu ilişkisinin ne biçimde düzenleneceğidir. Rücuun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre bir denge kurmaktır. Borçlar Kanununun 50. maddesi burada yalnız hakimin takdirini esas tutmuştur. Anılan madde hükmüne göre ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa bunun kapsamını hakim takdir edecektir. Her ne kadar bu madde birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar yapmaları halini düzenlemekte isede, bir sonraki 51. madde hükmüne göre birden fazla kimselerin çeşitli hukuki sebeplerden dolayı sorumlu olmaları halinde de aynı kural uyarınca işlem yapılması gerekmektedir. O halde çok tipli teselsülde dahi müteselsilen sorumlu olanların birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve rücuun kapsamını yine hakim takdir ve tayin edecektir. Ancak, bu yapılırken yalnız kusurun üstünlüğü prensibi değil, aynı zamanda hakkaniyet de gözetilecektir. Çünkü kusur, rücu hakkının olup olmadığının ve varsa bunun kapsamının tayininde biricik kıstas değildir.
Davaya konu olan işte davacı Bakanlık, üçüncü kişilerin hak kazandığı tazminattan yalnız bilinen sürücülerin paylarına düşeni değil, bilinmeyen sürücünün payına düşeni de alacaklılara ödemiştir. Bu durumda rücuda bilinmeyen sürücünün payına düşenin bunu diğer müteselsilen sorumlulardan önce ödeyen davacının üzerinde bırakılması hakkaniyete uygun düşmez. Çünkü davacı, o bölüm tazminatı ödemekle sadece kendisini değil, kendisi ile birlikte diğer müteselsil sorumluları da o bölüm borçtan kurtarmıştır. Nitekim 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 88. maddesi hükmüne göre de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Kusur oranında paylaştırma ancak özel durumlar ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermemesi halinde yapılabilir. Görülüyor ki sonradan yürürlüğe giren bu özel hüküm dahi Borçlar Kanunundaki genel kural gibi iç ilişkide hakkaniyetin gözetilmesini istemektedir. O halde mahkemece bu yönler gözetilip tazminattan bilinmeyen sürücünün payına düşenin davacı dahil diğer bütün müteselsilen sorumlu olanlar arasında paylaşılmayıp, tamamının bunlardan biri üzerinde bırakılmış olması yasaya aykırıdır.
2 - Dava dilekçesinde tazminatın ödendiği günden itibaren faiz verilmesi de istenilmiştir. Gerçekten davacı Bakanlığın mal varlığındaki azalma, ödeme gününde oluştuğuna göre faize o günden itibaren hükmedilmesi gerekir. O halde davacı idarenin harçtan bağışık olması karşısında işlemiş faizden ötürü peşin harcın tamamlanmasına gerek kalmaksızın faize ödeme gününden itibaren hükmedilmesi gerekirken davanın açıldığı günden itibaren hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
3 - Davanın tazminata ilişkin olması nedeniyle ilam harcının binde on üzerinden hesaplanması gerekirken binde otuz üzerinden hesaplanmış olması Harçlar Kanununa ekli tarife hükümlerine aykırıdır.
4 - Dava açılırken davacı Bakanlık tarafından peşin harcın dörtte biri olarak yatırılmış bulunan 62.250 liranın geri verilmesi gerekirken davalı Cuma'dan alınması gereken harçtan mahsubu yapılmak suretiyle davacı Bakanlığa harç yükletilmiş olması Harçlar Kanununun 3. maddesine 2588 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen (j) bendine aykırı olduğu gibi bu harcın yalnız davalı Cuma'ya yükletilmesi gerekirken bütün davalılara yükletilmiş olması da usule aykırıdır.
5 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre tarafların yukarıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
 
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1., 2. ve 4. bentlerde gösterilen nedenlerle davacı Bakanlık ve 3. bentte gösterilen nedenle temyiz eden davalılarr yararına BOZULMASINA, öteki itirazlarının 5. bentte gösterilen nedenle reddine ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.5.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini