 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1989/10681
K: 1990/1775
T: 27.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 700.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı ....Gazetecilik-Yayıncılık ve matbaacılık A.Ş. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalıya ait gazete yapılan yayın nedeniyle kişilik hakkına saldırıda bulunulduğunu iler sürerek, beş milyon lira manevi tazminat verilmesini istemiştir.
Mahkeme, yayının hukuka aykırı olduğunu kabul ederek 700.000 lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Davalıya ait gazetenin 9 Temmuz 1987 günlü nüshasında konu, aynen aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
"Özellikle siyasi liderler iktidara geldikten sonra çevrelerini bir takım adamlar sarıyor. Bunlar lideri, övgüleri ile öylesine yüceltiyorlar ki sonra lider de, kendisini öyle görmeye başlıyor..Yavaş yavaş çevresindeki, yolun başından beri kendisi ile olan insanları hor görmeye, kenara itmeye girişiyor.
Ve derken, kendisini insan üstü zanneden lider, iktidardan düşüveriyor..Ertesi gün, o ağzından övgüden başka söz çıkmayan dalkavuk takım, çil yavrusu gibi dağılmıştır. Çünkü onların meslekleri yeni liderleri arayıp o çevreye çöreklenmektir. Daha düne kadar yeri göğe sığdıramadıkları eski lider için de "Ben söylemiştim..Ama dinlemedi" şarkısını okumaya başlamışlardır bile..
Lider yalnızdır..Eski ve gerçek dostlarını, dalkavuklara kapılıp, iktidarı döneminde uzaklaştırdığı için de iyice yalnızdır.
Yine yayınlanan bir kitapta (..) yakını olduğunu iddia eden bir kişi şimdi (..O'nu) yeriyormuş.. Bu kitabı da (..) teşklatı vatandaşlara dağıtmaya başlamış. Bu en azından ayıp bir davranıştır..Eğer kitabın yazarı gerçekten (...(in) eski dostu ise ve (O) iktidardayken ona övgüler düzülen 5..) kitabını yazıp şimdi de (O'nu) karalayan" belgelerle (O'nu) yayınladı ise, bu başlıbaşına ayıptır..3.
Görülüyor ki; davalıya ait gazetede, davacının yayınladığı kitap nedeniyle, siyasi parti liderleri ve onun etrafında bulunan bazı kişillerin olumsuz davranışları, bir toplum sorunu olarak ele alınıp incelenmiştir. Yazıda siyasi parti liderleri etrafında ona abartılmış övgüler düzen kişiler, dalkavuk olarak nitelendirilmiştir. Böyle bir gerçeğin toplum önünde ve yeri geldiğinde tartışılması toplum yararınadır. Diğer taraftan konu işlenirken eleştirilen durumun "dalkavuk sözcüğü ile" ifade edilmesi de ele alınan konunun doğal sonucudur; başka bir anlatımla konunun anlatılması bakımından bir aşırılık yoktur.
Diğer taraftan, davacının bir siyasi parti lideri iktidarda iken onun hakkında onu destekleyerek övgü dolu kitapçıklar yazdığı belgelendirilmiş olup, gerçekliği tartışmasızdır. Ne var ki davacı aynı lideri iktidardan düştükten bir süre sonra (iktidar partisinin yararlandığı) onu yeren bir kitapçık daha yayınlamıştır.
Davacı tamamen kendi iradesiyle yarattığı bu ortamın basın yoluyla eleştirilmesine katlanmak zorundadır. Dün bir siyasi lider hakkında övgüler düzen ve daha sonra iktidardan düştükten sonra onu yeren ve bu yergilerin diğer bir siyasi parti tarafından kullanılmasına yardımcı olan kişilerin basın tarafından ele alınıp kınanmasında toplum yararı vardır. Davaya konu olan yazıda, ele alınan konu siyasi inançların değişmesiyle ilgili olmayıp, siyasi parti liderlerinin kişiliklerinin iki değişik zaman dilimi içinde ele alınmış biçimidir. Siyasi inançlar ötesinde kişilerin kişilikleriyle ilgili olarak farklı siyasi ortamda çelişik olgular yaratılmasının davacıya ait gazete tarafından ayıplanmasının da eleştirilecek yanı olmamalıdır.
O halde, dava konusu olan yazı gerçek olaylara dayandığından, böyle bir olayın basın yoluyla kamuoyu önünde tartışılmasında kamu yararı vardır. Konu ele alınıp açıklanırken kullanılan sözcükler de ele alınan konunun gereği olduğu için amaç bakımından olduğu kadar araç bakımından da aşırılıktan söz edilemez. Tüm bu nedenlerle basının haber verme ve aydınlatma özgürlüğü sınırları içinde kalan yayının hukuka uygun olduğu kabul edilmelidir. Mahkemenin kararı, dava reddedilmek üzere bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.