 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/8438
K: 1988/10944
T: 20.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki taviz bedelinine geri alınması davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün davacılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Davacılar, miras bırakanları (S.K.)'in (10) sayılı parselin maliki bulunduğunu, adı geçenin ölümden sonra onun ortaklar arasında rızaen paylaşılması sırasında tapu kaydı üzerinde Vakıflara ait teviz ücreti şerhi görüldüğünü, teviz bedeli 4.184.000 lira olduğu halde, Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğünün bu miktarı kabul etmemesi üzerine sırf tapuda paylaşma yapılabilmesi bakımından fazla teviz ücreti ödemek zorunda kaldıklarını bildirerek, ödedikleri fazla ücretin geri alınmasını istemişlerdir.
Davalı, dava konusu edilen taşınmazın icareli bulunduğunu, 2762 sayılı Kanunun 27 nci maddesi uyarınca vakıf şerhinin terkini için teviz bedelinin ödenmesi gerektiğini, davacıların bu yasal yükümlülüğü yerine getirmiş olmaları nedeniyle geri alınmayacağını savunmuş, yerel mahkemece davalı Vakıflar İdaresi taviz bedelinin tahsili için herhangi bir işlem yapmamış ve takipte bulunmamış olmasına dayanılarak dava reddedilmiştir.
Mahkemenin ret kararı esas itibariyle Borçlar Kanununun 62 nci maddesindeki "Borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse, hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini isbat etmedikçe, onu istirdat edemez" hükmüne dayandırılmıştır. Anılan bu maddede öngörülen yanlış, eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Hataya düşmüş olmasa idi edada bulunmayacağı anlamına gelir. Edada bulunanın olaylar üzerinde yanılmasıyla, hukuki kurallar üzerinde yanılması arasında fark yoktur. Kusuru ile yanlışa düşse dahi sonuç değişmez. Davalı idarenin taviz bedeli ödendiği sırada, davacıların bağışlama iradesiyle hareket ettiği hususunda bir savunması da bulunmamaktadır. Edanın rıza ile yapılmış olması, sözü geçen maddenin unsurlarından biri olup, gerçek isteği dışında yapılan ödemelerde 62 nci madde değil, 61 inci maddenin uygulanması gerekir. Maddede geçen hata kavramı iradenin bozulmasıyla ilgili değildir. Burada sebebin yokluğu amaçlanmıştır. Borcun bulunmaması (sebebin yokluğu) hatanın varlığı için yeterlidir. (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 4.12.1974 gün, E. 67, K. 1293; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.10.1984 gün 6660/7584 sayılı kararı. Seza REİSOĞLU,Sebepsiz İktisap Davasının Genel Şartları sh. 146-165). Mahkemenin bu maddi ve hukuki olguları gözönünde tutmaksızın taviz bedelinin ihtiyariyle ödendiğinden bahisle davayı eksik incelemeyle reddetmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 20.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.