 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/7637
K: 1988/10964
T: 22.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalıların haksız eylemleri sebebiyle meydana gelen zarar 406.271 liranın dava tarihinden itibaren işleyecek % 39 yasal faiziyle birlikte davalılar Sait Yıldırım, Nizamettin Özdemir ve Hulusi Korkmaz'dan müştereken ve eşit olarak alınıp davacı Büyükkışla Belediye Başkanlığına ödenmesine, müşterek borçlu Kamil Ateş hakkındaki takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasını 261.268 lira fazla talep yönünden ispatlanamayan davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan Sait Yıldırım ve arkadaşları avukatı Turgut Aknur tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davacı Belediye davalıların Belediye Encümeni Üyesi olarak Belediye Zabıta Memuru Hayri Karagöz'ün işine son verdiklerini, adı geçenin Danıştay Kararıyla tekrar göreve döndüğünü, adı geçen için açıkta kaldığı süreler için ödenen maaş ve özlük hakları sebebiyle uğradıkları zararın ödetilmesini karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar Encümen kararının haklı bulunduğunu, kusurları olmadığını bildirerek davanın reddini savunmaşlardır.
Belediye Encümeninin 20.11.1979 gün 59 sayılı kararının incelenmesinden Belediye Zabıta Memuru Hayri Karagöz'e daha öncede disiplinel nitelikte ihtar cezası ve mazeretsiz işine gelmemesi nedeniyle de 20.11.1979 tarihinde işine son verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar bu karar Danıştay 5. Dairenin 14.11.1983 gün ve 1980/5906 Esas 1983/7462 sayılı kararıyla bozulmuşsa da, davalıların bu zarardan sorumlu olabilmeleri için kusurlu bulunmaları gerekir. Danıştay Kararıyla hukuka aykırılık tesbit edilmiştir. Sorumluluk için hukuka aykırılık yeterli olmayıp, haksız fiilin unsurlarından olan kusur da gerekir. Olayda davalıların zarardan sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir kusurları tesbit olunamamıştır. Bu bakımdan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2 - Haksız fiil sorumluluğunun en önemli koşullarından biride "zarar" ın gerçekleşmiş olmasıdır. Her hangi bir zarar gerçekleşmedikçe bunun tazmini de söz konusu olamaz. Bu gün Türk Pozitif Hukukunda Zarar kavramı "fark teorisi" adını alan görüşle izah edilmektedir. Genel kabul görmüş bu teoriye göre; zarar mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile, bu olay meydana gelmemiş olsaydı mevcut olunacak durum arasındaki para ile değerlendirilebilen farkı ifade eder. Ancak kural olarak bu şekilde belirlenecek bu farkın zarar olarak nitelendirilebilmesi için "mamelekteki eksilme, mamelek sahibinin iradesine aykırı veya rızası olmadan gerçekleşmesidir." O halde sorun davasının olayımızda davalının hukuka aykırı davranışı sonucu, yukarıda tarif edilen şekilde bir zararın mevcut olup olmadığının tesbitinden ibarettir.
Olaya dışarıdan ve zarar ile ilgili kavramları değerlendirmeden bakıldığında "çalışmayan memura karşılıksız olarak bir ödeminin yapılması olgusu" mamelekte zarar olarak bir eksilmeyi gerçekleştirdiği izlenimini vermektedir. Ancak buradaki ödeme aslında davacı belediyece rızasıyla yapılması gereken ödemenin, gecikmiş şeklinden ibarettir. Bu nedenle eksilmeyi, bir zarar olarak nitelendirmek mümkün değildir. Davacı Belediye bu şekilde açıktan ödemede bulunduğu memur yerine, başka bir kamu görevlis atamış veya fazla mesai vermek suretiyle hizmet gönderme zorunda kalmış ise kuşkusuz bu ödemelerde sınırlı olmak üzere bir zararın varlığı kabul edilebilir idi. Davacı ise bu şekilde gerçek anlamda zararın varlığını ne ileri sürmüş ne de kanıtlamıştır.
Mahkemenin "zarar unsurunun" da gerçekleşmediğini gözönünde tutmadan yazılı şekilde karar vermiş olması da kabul bakımından bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 22.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.