 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/6919
K: 1988/10592
T: 08.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 6.569.245 liranın olay tarihi olan 22.7.1983 tarihinden 19.12.1984 tarihine kadar % 5, bu tarihten itibaren % 30 kanuni faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara payları oranında ödenmesine ilişkin hükmün davalılar avukatları tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun (Temyiz) faslındaki maddelerinin değişik hükümlerine göre miktar veya değeri yüzbin lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde hükümde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü yüzbin lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Şu kadar ki karşı tarafça temyiz yoluna başvurulması halinde düzenleyeceği cevap dilekçesinde temyize ilişkin itirazlarını ileri sürmesi mümkündür. (madde 427, Fıkra 2, 3 ve 4). Temyizi kabil olmayan bir karar temyiz edilmiş olursa, kararı veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir ve Yargıtay'a göndermek için yatırılan parayı kullanarak ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder. Bu ret kararı tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir; temyiz edildiği ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya kararı veren mahkemece Yargıtay'a yollanır. Yargıtay'ın ilgili dairesi temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozarsa, ilk temyiz dilekçesine göre temyiz isteminin inceler (Madde 432,Fıkra 4 ve 5).
İnceleme konusu olan bu işte davacılardan (B.)'ün dava etmiş bulunduğu alacağın miktarı daha fazla ise de davalılar yönünden istemin kabul edilmeyen bölümünün 100.000 liradan az olmasına ve alacağın tamanının dava edilmiş bulunmasına göre verilen nihai kararın ona ilişkin bölümünün kesin olduğu düşünülebilir. Kesin kararların ise temyizi kabil değildir. O halde öncelikle mahkemece kanunun yukarıda sözü edilen değişik hükümleri ile 1.2.1984 günlü ve Esas 1983/9, Karar 1984/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca işlem yapılması için dosya geri çevrilmelidir.
2 - Bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması ve muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan onların ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının 11 inci bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari yargılama Usülü Kanunun 2 nci maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Temyize konu olan davada davalı belediyenin bir kamu tesisi olan kanalizasyona bakma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden doğan tararın ödetilmesi istenildiğine göre onun yönünden dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmemiş olması bozmayı gerektirir.
3 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmesine göre Belediye dışındaki davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın davacı B'ye ilişkin bölümü hakkında 1. bentte gösterilen şekilde işlem yapılması için dosyanın GERİ ÇEVRİLMESİNE, diğer davacılara ilişkin bölümünün 2. bentte gösterilen nedenle yalnız davalı Belediye açısından BOZULMASINA, bunun dışında kalan bölümünün ise 3. bentte gösterilen nedenle REDDİNE 8.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.