 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/59
K: 1988/3302
T: 31.03.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı idare, davalıların görev yaptığı yerde bulunan 8 adet kamyonun üç adet komple şanzıman, üç adet şaft ve sekiz adet takviye motorunun davalıların ihmali sonucu çalınarak kaybolduğunu bu nedenle idare zararının tazminini istemiştir.
Mahkeme, olayda davalıların kusurlarının bulunmadığını kabul ederek isteğin reddine karar vermiştir.
Davaya konu olan olayda, kamyonların davalıların çalıştığı eğitim merkez müdürlüğüne getirilerek mal saymamı Sıtkı'ya teslim edildiği ve araçların adı geçen tarafından kuruluşun girişinde bulunan bekçi merkezine 40 metre mesafedeki en emniyetli yerine park edildiği, park yerinin güneyinin tamamen telle çevrili bulunduğu ve kamyonların bekçi merkezinden tamamen görülebildiği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, çalınma olayının ceryan ettiği Haziran ayı içinde ve on ayrı günde bekçilerin kullandıkları saatlerin davalı idare amiri Seyfettin tarafından kurulmadığı, bekçi vardiye defterinin tesbit ve tanzim edilmediği, gece vardiyalarının tek bekçi ile tutulduğu, vardiye sırasında devir ve teslim işleminin yapılmadığı, idare amiri olan davalı Seyfettin ve diğer davalı bekçilerin gerekli kontrol görevlerini özenle yapmadıkları ceza dosyası içerisinde bulunan müfettiş raporu ve buna ekli belgelerden anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, kusur, kast ve ihmal olarak iki çeşittir. Hukuki sorumlulukta hem nicelik ve hem nitelik bakımından kusurun ihmal türü önemlidir. Zararlı sonucu istememekle beraber bunun gerçekleşmemesi için gerekli olan dikat ve özenin gösterilmemesi halinde ihmalin var olduğu kabul edilir; dikkatsizlik ve özensizliğin varlığı diğer koşulların bulunması şartıyla hukuki sorumluluk için yeterlidir. Bu nedenle olayımızda özellikle maddi olgu tesbit etmeden, delil yetersizliği nedeniyle verilen ve kusurun kast çeşidini esas alan ceza mahkemesi beraat kararı hukuk hakimini bağlamayacaktır (BK. m. 53).
Kusurun belirlenmesinde olguların tesbiti nitelendirme için çok önemlidir. Olayımızda idare amiri olan Seyfettin'in kendisine düşen kontrol ve düzenleme görevini yerine getirmediği, bekçilerle yapılacak koruma işini başıboş bıraktığı anlaşıldığına göre, olayda kusurludur. Çünkü beklenen özeni göstermemiş ve görevin kendisene yüklediği objektif kurallara aykırı davranmıştır. Kendisinden beklenilen davranışı yerine getirip bekçi saatlerini kurmuş ve diğer kontrol ve düzenleme görevini yerine getirmiş olsaydı, bu zararlı sonucun meydana gelmesi mümkün olmayacaktı. 28.2.1988 günlü müfettiş raporunda açıklandığı gibi gerek bekçi merkezine 40 metre mesafede bulunması ve gerekse diğer nitelikleri itibariyle kamyonların bulunduğu yer kuruluşun en emniyetli yeri durumundadır; bu kamyonların bekçi merkezinden tamamen görülebilir olması ve araçlar üzerinden çalınan parçaların sökülmesi ve taşınmasının zaman ve güç isteyen bir çalışmayı gerektirdiği düşünülürse, ortada bekçi korumasının iyi yapılmadığının kabulünü zorunlu kılar.
Bekçi olan diğer davalılara gelince, çalınma olayının meydana geldiği zamanda hangi bekçi veya bekçilerin görevde bulunduğunun kesin olarak bilinememesi bir duruksama yaratabilir. Ne var ki, bu davalılarda koruma düzeni içinde ortaklaşa görev almış olup görevin özenle yapılmamasında ortak kusurları vardır. Somut olayın yukarda açıklanan özelliği bunun yeterli kanıtıdır.
O halde mahkeme, olayda sorumluluğun kurucu unsuru olan kusurlu hali değerlendirmiştir. Hüküm bun nedenle bozulmalıdır. Mahkemece yapılacak iş gerçek zararı ve sistemin hatalı çalışmasında idarenin de bir kusur varsa bu da gözardı edilmeden tazminatı belirleyip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), 31.3.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.