 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/4147
K: 1988/7408
T: 13.09.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki birleştirilen tazminat davaları üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1.124.900 liranın dava tarihi olan 21.2.1986 tarihinden tahsil tarihine kadar % 30 yasal faiziyle birlikte davalı Tuğrul ve davalı Emine'den alınarak davacı Kemal'e ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine ve davalı Fahri hakkında açılan davanın husumet yönünden keza reddine, yapılan demirlerin sökülmesi suretiyle balkonun projeye uygun eski hale getirilmesi işlemi sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiğinden bu konudaki dava dilekçesinin görev yönünden reddine ilişkin hükmün davalı Tuğrul avukatı tarafından duruşma istekli davalı Emine avukatı tarafından da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalı Fahri'nin sahibi bulunduğu ve diğer davalının oturduğu daireye yapılan parmaklıklar nedeniyle evine hırsız girdiğini, bu nedenle uğramış olduğu zararın davalılardan tazminini istemiştir.
Mahkeme, davacının isteğini kabul ederek 1.124.000 liranın davalılardan tahsiline karar vermiştir.
1 - Dava konusu olayda sorumluluk Borçlar Kanunu'nun 41/1. maddesinden kaynaklanmaktadır. Burada kusur, sorumluluğun kurucu unsurudur. Kusur "bir irade eksikliği" olarak ortaya çıkan kınanabilen bir davranıştır. Kınanabilmenin sebebi, zarar verenin başka türlü davranması mümkün ve zorunlu iken, o şekilde davranmayıp somut olaydaki gibi davranmış olmasıdır. Olayımızda, davalılar tarafından yapılan demir parmaklığın davacıya zarar vermeyecek şekilde yapılması olanağının bulunduğunu anlaşılmaktadır. Özellikle bu koruma önleminin dış duvara değil balkon içindeki duvara yapılması veya dışa yapılsa bile hırsızın kullanmasına mani olacak önlemlerin alınması olanağı vardır. O halde davalıların davacıya zarar vermeyecek şekilde demir parmaklık yapma olanağı varken yapmamaları kusurlu bir davranış olarak kabul edilmesi doğru olmuştur.
Tüm sözleşme dışı sorumluluklarda zararla eylem arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur. Yargıtay'ın yerleşmiş tanımına göre: Bir olay, hayattaki deneylere ve olayların tabii akışına göre diğer bir olayı meydana getirmeye elverişli bulunur; diğer deyimle olayın ortaya çıkması görünüşte söz konusu bir olayın meydana gelmiş olmasıyla kolaylaşmış bulunursa ilk olay uygun sebep ve sonuç ölçüsüne göre, ikincisinin nedeni sayılır. Davaya konu olayda, davalılar tarafından balkona yapılan parmaklıkların hırsızlık ola yının oluşmasını kolaylaştırdığı, önemli ölçüde arttırdığı kabul edilmelidir. O halde davalıların balkona demir parmaklık yapmaları hırsızlık olayının uygun sebep-sonucudur. Yağmur oluğu borusunun olaya etkili olmadığı belirlendiğine göre mahkemenin uygun illiyet bağını kabul etmesinde de hata söz konusu olamaz.
O halde, mahkemenin sorumluluğu kabul eden kararı doğru olup davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davalılar, kendi emniyetlerini sağlamak için demir parmaklık yaparken diğer kişilerin zarar görmemesi için ancak dikkatli kişilerin göstermesi gereken özeni göstermedikleri anlaşılmaktadır; bu nedenle olayda kusurların hafif olduğu kabul edilmelidir.
Borçlar Kanunu'nun 43. maddesinde: Hakimin, "hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre" tazminatın kapsamını belirleyeceği kabul edilmiştir. O halde mahkemenin olayda davalıların hafif kusurlarını gözeterek uygun bir miktar indirim yaparak hakaniyete uygun sonuca varmamış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ikinci bendde gösterilen nedenle davalılaryararına BOZULMASINA, davalıların diğer temiyz itirazlarının birinci bendde gösterilen nedenle reddine ve davalı Tuğrul yararına takdir edilen 24.800 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 13.9.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.