 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/10660
K: 1989/3508
T: 14.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonuda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı şirketin husumet yönündeki talebinin reddine, 1.642.000 lira maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davalı şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava, haksız eylemden doğan tazminat isteğidir. İddiaya göre ham petrol boru hattı çalışmaları sırasında su kanalının davalı tarafından toprakla kapatılması veya bozulması sonucu su alışı önlenmekle davacının maliki ve zilyeti bulunduğu kavak ağaçları kurumuştur. Davalı vekili 14.4.1988 günlü cevap dilekçesinde bu iddiaya karşı usule ve esasa yönelik savunmasını yapmıştır. Yargılama tutanağında sözü edilen dilekçenin ikinci nüshasının davacıya ne oturumlar sırasında ne de oturumlar arasında tebliğ edildiğine dair bir kayıt vardır. Bununla beraber 6.9.1988 günlü oturumda mahkemece anılan dilekçedeki savunmayla ilgili olarak davacıya soru yöneltilmiş ve davacının da iddiasının yerinde yapılacak keşif, bilirkişi düşüncesi ve tanık sözleriyle ispat edeceği yolunda cevap alınmıştır. Daha sonra dava dilekçesine ekli bir tesbit raporu varsa da bu tesbit mahkeme vasıtasıyla yapılmadığından istek gibi mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılmasına karar verilmiştir. Gerçekten dava dilekçesine ekli rapor kaymakamlığa verilen bir dilekçenin kendisine havale edilmesi üzerine ziraat teknisyeni tarafından düzenlenmiştir. Bu şekilde idari yoldan alınan raporlara dayanılarak hüküm kurulması usule aykırı olacaktır. Öte yandan cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunulmuş ve zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür. O halde öncelikle cevap dilekçesinin ikinci nüshası davacıya elden tevdi edildikten sonra bu konular üzerinde durulması ve onların reddine karar verilmesi halinde işin esasına girişilip ara kararı uyarınca davacının bütün delilleri toplanmak, bu arada yerinde bilirkişi eliyle keşif yapılarak bu konudaki Yargıtay içtihatları da gözetilmek suretiyle zararın miktarı da tesbit edildikten sonra varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken ön sorunlar incelenmeksizin, anılan ara kararı gereğince işlem yapılmaksızın ve hükme dayanak tutulamıyacağı benimsenen rapordan başka bir delil de toplanmaksızın ödetme kararı verilmiş olması usule aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 14.4.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.