 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/10373
K: 1989/2621
T: 22.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı sabit olmayan davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava trafik kazası niteliğinde olmayan haksız eylemden doğma tazminat isteğidir. İddiaya göre davacının minibüsü, Esenler - Topkapı hattında çalışmaktayken davalı kendi aracını yola çapraz koymak suretiyle geçişi önlemiş ve minibüsün vurması üzerine davacının direksiyondaki sürücüsü (M.A.)'a saldırarak dövüp araçtan aşağıya atmıştır. Bu sırada boşta kalan minibüs de eğimli yoldan kayarak inşaat halindeki bir binaya çarpıp devrilmiştir. Mahkemece tarafların delilleri toplandıktan sonra zarar durumunun ve miktarının tesbiti için bilirkişiden düşünce alınmasına karar verilmiştir. 8.8.1988 günlü bilirkişi raporuna zarar davalının aracını sevk ve idare etmesinden dolayı doğmadığından onun kusursuz olduğu belirtildikten onra davacının sürücüsünün aracı terketmeden önce motorunu stop ettirmediğinden, uygun vitese almadığından ve el freninin çekmediğinden tamamen kusurlu olduğu tesbit edilmiştir. Mahkemece de sadece bu rapora dayanılmak suretiyle davanının reddine karar verilmiştir.
Oysa dava dilekçesinde sürücü (M.A.)'nın davalı ve arkadaşları tarafından dövülüp araçtan dışırayı atıldığı ileri sürülmektedir. Böylece bilirkişi raporunda belirtilen önlemlerin alınmadığı konusunda bir iddia vardır. Davacı bu iddiayı ispat için tanık dinletmiştir. Davalının da aynı konuda tanık dinlettiği görülmektedir. Bu durumda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388.maddesi uyarınca delillerin, özellikle tanık sözlerinin doğrudan doğruya mahkemece tartışılması, bunların red ve üstün tutulma sebeplerinin açıklanması ve sabit görülen vakıaların ortaya çıkarılması gerekir. Davacı vekilinin son oturumda bilirkişi raporuna bir diyeceği olmadığını bildirmiş olması mahkemenin anılan şekilde delilleri tekdir edip bir sonuca uluşmasına engel değildir. Çünkü olay yukarıda da açıklandığı gibi bir trafik kazası olmayıp davalının direksiyon başındaki sürücüye karşı etkili eylemde bulunması ve bunun sonucunda aracın boşta kalıp eğimli yolda kaymasıdır. Ohalde deliller mahkemece takdir edilmeksizin sadece bilirkişinin dövme olayını gözetmeyen sözü edilen raporuna dayanılmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması usule aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 22.3.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.