 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1988/10335
K: 1989/3626
T: 17.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 2.000.000 liranın mahkemenin 1986/417-227 sayılı kararın kesinleştiği 28.11.1986 tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı Maliye Hazinesi adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellike delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk ggörülmemesine göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Davacı, maliki bulunduğu 633 parsel sayılı taşınmazın aynı ad ve soyadı taşıyan bir başka kişinin borcu nedeniyle kesinleşen icra takibi sonucu üçüncü kişiye satıldığını, ilgili tapu idaresi tarafından gerekli kontrol yapılmadan bu kişi adına tescil edildikten sonra satış yoluyla çeşitli eller değiştirdiğini, açtığı tapu iptal davasından sonuç alamadığını ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine, kendilerine atfı kabil bir kusur olmadığını savunmuştur. Mahkemece, iddia ve savunmaya göre tarafların delilleri toplanmış ve taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden zararın tazminine karar verilmiştir.
Dava tapu sicilinin tutulmasından doğma zararın Hazineye ödetilmesi isteği olup Türk Medeni Kanununun 917. maddesi hükmüne dayanmaktadır. Kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için tapu sicilinin tutulmasında görevlinin hukuka aykırı bir işlemi ve bu işlemle zararlı sonuç arasında bir illiyet bağının varlığı gerekir. Memurun işleminin bir şeyi yapma ya da yapmama niteliğinde olmasının ve kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi yoktur. Çünkü, Devletin bu konudaki sorumluluğu kusursuz bir sonrumluluktur. Davacının tapuda kendi adına kayıtlı taşınmazı, ad ve soyadı benzerliği nedeniyle başka bir kimsenin borcundan dolayı satılmıştır. Tapu memuru esas borçlunun hüviyetini tam aramadan taşınmaz üzerine haciz vazetmek suretiyle satılıp el değiştirilmesine sebep olmuştur. Bu yöne ilişkin davalının itirazları yerinde olmadığı gibi davacının taşınmazı satın alan üçüncü kişinin iyiniyet sahibi olmadığına ilişkin davası reddedilip kesinleşmekle; zararın bu tarihte gerçekleştiğinin ve davacının mülkiyet hakkının sona erdiğinin kabulü gerekir. Olayda davacı tarafından açılan tapu iptal davası 15.10.1986 tarihinde reddedilmiş ve 28.11.1986 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda davacının zararı reddedilen tapu iptali davasının kesinleştiği 28.11.1986 günün de doğmuştur. O halde mahkemece taşınmazın 28.11.1986 tarihindeki değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeksizin dava tarihindeki değer üzerinden ödetme kararı verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın iki numaralı bentte gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve sair temyiz itirazlarının birinci bentte gösterilen nedenle reddine 17.4.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.