 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1996/7171
K. 1996/8110
T. 4.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
GÖREVLİ MEMURA HAKARET
GÖREVLİ KURULA HAKARET
KARAR ÖZETİ : Sanığın keşif sırasında yargıç ile avukata sövdüğü savıyla "kurula sövmekten dava açılan" olayda;
a-Keşifte, yargıçla birlikte olan tutanak yazmanı, mübaşir, avukat vb. kişilerin, "adli kurul" kapsamında olmadıklarının gözetilmesi,
b-Kanıtlara göre sanığın kullandığı "çoğul anlatımın" nezaket çoğulu
olup olmadığının araştırılması,
c-Nezaket çoğulu değil de, yargıçla birlikte kapsadığı kişilerin saptanarak
sonucuna göre hükümler kurulması gerekir.
(765 s. TCK. m. 266, 268)
Görevliye hakaret suçundan sanık Muzaffer hakkında, TCK.nun 268/1. maddesi uyarınca sanığın 6 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Foça Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 1995/2 esas, 1995/121 karar sayılı ve 26.9.1995 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Muzaffer müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 14.10.1996 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 21.10.1996 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; olay günü sanığın; keşfe gelen sulh hukuk yargıcının keşif yerini görmesi üzerine ona yönelik çoğul anlatımla yargıca ve olaya karışan avukata da ayrıca sövdüğü belirtilmiş; ancak dava, kurula sövmeden açılmıştır.
Bu durum karşısında; kamu davasını açan iddianamede sözü edilen kurul (heyet) kavramının ve sövmenin mağdurlarının kimler olduklarının açıklığa kavuşturulması; sulh yargıcının yaptığı keşifte onunla birlikte olan tutanak yazmanı, mübaşir, avukat vb. kişilerin "adli kurul" kapsamında olmadıklarının gözetilmesi, kanıtlara göre sanığın kullandığı çoğul anlatımın nezaket çoğulu olup olmadığının araştırılması, nezaket çoğulu olmayıp yargıçla birlikte öbür kişileri de kapsadığı anlaşıldığı takdirde bu kişilerin saptanarak sonucuna göre hükümler kurulması gerekirken, eksik inceleme ve "adli kurul" kavramına yanlış anlam yüklenerek yetersiz ve yanlış gerekçeyle karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve sanık Muzaffer müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, yeniden hüküm kurulurken CYY.nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 4.11.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.