 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1996/7036
K. 1996/9213
T. 5.12.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARALAMAK
TANIK ANLATIMLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİLERİN GİDERİLMESİ
KARAR ÖZETİ : Tanık anlatımları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince incelenip hangisinin, hangi. nedenle üstün tutulduğunun açıklanması ve sonucuna göre haksız kışkırtma konusunun tartışılması gerekir.
(765 s. TCK. m. 456)
(1412 s. CMUK. m. 246)
Yaralama suçundan sanık Ali hakkında, TCK.nun 456/3.4,457/1, 55/3, 59; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 3 yıl, 8 ay, 13 gün ağır hapis ve 220.000 lira ağır para cezalarıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 1995/37 esas, 1995/85 karar sayılı ve 25.10.1995 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Ali müdafileri tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 15.10.1996 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 21.10.1996 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan duruşmalı incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; tanık Zafer hazırlıkta, sanığın sövdüğünden söz etmemesine karşın, duruşmada sanığın mağdurlara sövdüğü belirtilmiş, tanık Olcay hazırlıkta, mağdurlarla sanık arasında kavga olduğunu, mağdur Özkan'ın sanığa (bir daha bize küfretme) dediğini bildirdiği halde, duruşmada daha önceki küfürleşme olayından dolayı aralarında anlaşmazlık bulunduğunu ve mağdurların sanığa (bize neden küfrettin) dediğini söylemiş ve yerel mahkeme, sanığın mağdurlara sövdüğünü ve ilk haksız hareketin sanıktan geldiğini kabul ederek, yasal indirici nedenin uygulama isteğini reddetmiştir.
Bu durum karşısında;
Tanık anlatımları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince incelenip, hangisinin hangi nedenle üstün tutulduğunun açıklanması ve sonucuna göre haksız kışkırtma konusunun tartışılması,
Gerekirken, eksik soruşturma ve yetersiz gerekçe ile hükümler kurulması,
Yasaya aykırı ve sanık Ali müdafilerinin dilekçelerinde ve duruşmada ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmüş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, temyiz davasının esastan kabulüyle (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA) ilişkin oyçokluğuyla alınan karar 5.12.1996 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcısı İsmail Malkoç'un önünde, sanık müdafiinin yüzüne karşı açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.
KARŞI OY
Yerel mahkeme verilen görevsizlik kararı üzerine, mağdurların iddiası ve sanığın savunmasını almış ve daha önce görevsiz mahkemede dinlenen tanıkların anlatımlarıyla yetinilerek hüküm kurulmuştur.
Sağlıklı bir vicdani kanı yargısının oluşabilmesi için, duruşmanın temel ilkeleri doğrultusunda, kanıt kaynakları ile yüzyüzelik ve doğrudanlık kuralları uyarınca ilişki kurmak, sözlülük kuralı gereğince de tanıklar duruşma yapan yargıçlarca bizzat dinlenmek, duruşmada edinilen izlenimlere göre hüküm kurulmak zorunludur. Eğer dolaylı kanıt niteliğinde bulunan ve yalnızca tanık anlatımlarını yansıtan tutanaklarla yetinilirse, kanıtlarla doğrudan ilişki kurmayan ve sözlü olarak dinlemeyen yargıcının vicdani kanısına göre hüküm kurulmuş olacaktır ve bu da hukuken yeterli olmayacaktır.
CYY.nın 242, 244 ve 254. maddelerinin özleri bu yöndedir. O nedenle, doğrudanlık ve yüzyüzelik ilkelerine uyulmamıştır. İlkin bu yönden karar bozulmalıdır.
2- TCK.nun 456. maddesinde duyu ya da öbür organlardan birinin anatomik, fizyolojik ve işlevsel açıdan zayıflama ya da yitimi ağırlaştırıcı neden olarak öngörülmüştür. Böbrek, testis gibi çift organlarda ya da yine göz, kulak gibi çift duyu organlarında bunların yitimi için, bu işlevi yapanların tümünün yitimi gerekir. Olayda yakınan tek ciğerini yitirmiş ise de, solunma işlevini yitirmemiştir O nedenle, bu durumuyla eylem, TCK.nun 456. maddesinin 3. değil, 2. fıkrasına uymaktadır. Ancak, araştırma yetersizdir sürekli beden hastalığı olup olmadığı araştırılmak, sonucuna göre karar verilmek gerekir.
Sami SELÇUK
Başkan