 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/9089
K. 1995/397
T. 24.1.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KONUT DOKUNULMAZLIĞINI BOZMAK
SARKINTILIK
KARAR ÖZETİ: Savunmasının bir bölümü doğrulanan sanığın olay sırasında akrabası (N.T)'nin evine gitmekte olduğunu söylemesi karşısında (N.T.) dinlenmeli, kendi aralarında ve aşamalarda çelişkili olan katılan, yakınan ve tanıkların anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, giderilemediği takdirde hangi anlatımın hanginedenle üstün tutulduğu açıklan malı, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Katılan, kendisine telefon eden kişinin sanık olduğunu sesinden tanıdığını söylemiş isede, usulüne uygun ses tanısı yapılmadığı gibi PTT. Müdürlüğünce de saptanmadığından iddia doğrulanmış olmaz.
Konutun kapısı önündeki balkona çıkan üç basamaklı, herkese açık yer konutun eklentisi sayılmaz ve kapıyı zorlama eylemi olmadığına göre konut dokunulmazlığını bozmaya eksik kalkışma suçu oluşmaz.
(765 s.TCK. m. 193/2,61,421/2)
Konut dokunulmazlığını bozma, sarkıntılık ve saldırgan sarhoşluk suçlarından sanık Mustafa hakkında, TCK.nın 193/2, 61/1, 421/2, 572/1, 71. maddeleri uyarınca 8 ay hapis ve 2 ay hafif hapis cezalarıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Aksaray-OrtaköyAsliye Ceza Mahkemesi) 'nden verilen 1993/41 esas, 1994/57 karar sayılı 26.4.1994 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Mustafa müdafii ile katılan Elif vekili tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 1.12.1994 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 7.12.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre duruşma isteğinin reddi ile yapılan incelemede katılan vekilinin tüm sanık müdafiinin ileri sürdüğü başkaca nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
1) Oluş açısından: Sanık aşamalardaki savunmalarında olay günü ortağı Muzaffer ile bir miktar alkol aldığını, sonra onun arabası ile karakolun önüne kadar geldiğini, orada inip akrabası (N.T.)'nin evine giderken silah sesi duyunca telaşa kapılıp kaçmaya başladığını, peşinden koşan bir çok kişinin yakalayıp dövdüklerini, suçsuz olduğunu bildirmiştir.
Sanığın dövüldüğü ve olay sırasında ateş edildiği ileri sürülmüş savunmanın bir bölümü doğrulanmış, ancak savunmada adı geçen (N.T.) dinlenmeyerek savunmanın bu bölümü araştırma dışı bırakılmıştır.
Katılan Elif, yakınan sanık Ali tanıklar Nurettin ve Zabit'in anlatımlarının kendi aralarında ve aşamalarda çelişkili olduğu ve giderilmediği görülmüştür.
Yakınan sanık Ali 17.9.1993'de C. Savcılığına dilekçe vererek 800 numaralı telefonun dinlenmesini istemiş, 8.7.1993 tarihinde yakınmasından caydığı ve PTT. Müdürlüğünce herhangi bir saptama yapılamadığı gerekçesiyle kovuşturmasızlık kararı verilmiştir.
Katılan, duruşma sırasında kendisine telefon eden kişinin sanık olduğunu, sesinden tanıdığını söylemiş ise de, usulüne uygun ses tanısı yapılmadığı gibi, PTT. Müdürlüğünce de saptanılmamış, iddia doğrulanmamıştır.
Bu durum karşısında, savunmada adı geçen (N.T.) dinlendikten sonra, tüm anlatımlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenip tartışılması, hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğunun açıklanması ve tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmesi,
2) Kabule göre, konutun kapısı önündeki balkona çıkan üç basamaklı, herkese açık olduğu saptanan yerin konutun eklentisi sayılamayacağı, kapıyı zorlama biçiminde kabul edilen bir eylem olmadığına göre, konut dokunulmazlığını bozmaya eksik kalkışma suçunun oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve sanık Mustafa müdafii ile katılan Elif vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24.1.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.