 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/8093
K. 1994/10950
T. 13.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARALAMA
KARAR ÖZETİ: Sanıkların suçu işlemediklerini savunmaları, katılanın hangi sanığın hangi eylemi gerçekleştirdiğini bilemediğini söylemesi, tanıkların anlatımlarının kendi aralarında ve aşamalarda farklılık göstermesi, iki tanığın dinlenmemiş olması karşısında; dinlenmeyen tanıklar dinlenmeli, anlatımlar arasındaki çelişkiler giderilmeli, giderilemediği takdirde hangisinin hangi nedenle üstün tutulduğu açıklanmalı, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmeli ve sonucuna göre; katılanı hangi sanığın yaraladığı belirlendiği takdirde öbür sanıklar için TCK.nın 45614 yada 46412. maddelerinden hangisinin uygulanacağı belirlenmelidir. Yaralama eylemini işleyen sanık belirlenemediği ve bu eylemde öngörülen davranışın birden fazla sanık tarafından yapıldığı kabul edildiği takdirde, hakkında TCK. nın 463. maddesi uygulanmalıdır.
(765 e. TCK. m. 456/4,464/2,463,81/3)
Yaralama suçundan sanıklar (M.S.), Ahmet, Mehmet ile (A.A.) hakkında, TCK.nın 456/2, 65/3, 81/2-3. maddeleri uyarınca sanık (A.A.)'nın 1 yıl, 10 ay hapis, diğer sanıkların 1 'er yıl, 8'er ay hapis cezalarıyla hükümlülüklerine ilişkin (Alanya Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1992/655 esas, 1994/133 karar sayılı ve 1.4.1994 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanıklar Mehmet, Ahmet, (AA), (M.S.) müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 21.10.1994 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 25.10.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanıkların her biri suçu işlemediğini savunmuş, aşamalarda birbirlerini suçlayıcı anlatımlarda bulunmuşlardır. Katılan (M.D.), sanıklardan birinin taşla başına vurduğunu, birinin de bıçakla yaraladığını, ancak hangi sanığın hangi eylemi gerçekleştirdiğini bilemediğini bildirmiştir. Tanık Hakkı ilk anlatımında sanık (A.A.)'yı elinde bıçakla yaralananın başında gördüğünü, sorduğunda bu şahsı yaraladım dediğini bildirmiş, yüzleştirme sırasında yine bu sanıkta bıçak gördüğünü söylediği halde duruşmada farklı anlatımda bulunmuştur. Katılanın babası Hakkı aşamalardaki anlatımlarında, ayrıntılarda çelişkiler olmakla birlikte, sanıklar (A.A.) ve Ahmet'in elinde bıçak gördüğünü, ancak hangisinin vurduğunu tam göremediğini bildirmiştir. 13.8.1992 günlü olay tesbit tutanağında, Mehmet'in kullandığı minibüste (A.A.) ve Ahmet'in bulunduğu, arabada yapılan aramada biri kanlı olan iki bıçak elde edildiği ve sanık (A.A)'nın üzerinde kurumuş kan lekeleri görüldüğü açıklanmıştır.
Sanık Mustafa'nın anlatımda adı geçen Kazım ile katılanın anlatımında adı geçen Hasan, olayın görgü tanıkları olduğu halde dinlenmemişlerdir.
Bu durumda; dinlenmeyen tanıkların dinlenmesi, anlatımlar arasındaki tüm çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenip hangisinin hangi nedenle üstün tutulduğunun açıklanması, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre;
a- Katılanı hangi sanığın yaraladığı belirlendiği takdirde, Öbür sanıklar için kanıtların kabul ediliş biçimine ve suçun niteliğine göre TCK.nın 456/4, ya da 464/2. maddelerinden hangisinin uygulanacağının,
b- Yaralama eylemini işleyen sanık belirlenemediği ve bu eylemde öngörülen davranışın birden fazla sanık tarafından yapıldığı kabul edildiği takdirde, hakkında TCK.nın 463. maddesinin uygulanacağının,
Gözetilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması,
2- Sanık (A.A.)'nın tekerrüre esas alınan yaralama eylemine ilişkin cezanın 18.000 lira ağır para cezasına çevrilmesi karşısında, tekerrür nedeniyle TCK.nın 81/3. maddesi karşısında en fazla bir gün arttırılabileceğinin gözetilmemesi,
3- Hükmün esasını oluşturan kısa kararda tüm sanıklar için 65/3. maddesi ile uygulama yapılıp 1 yıl 8 ay hapis cezası belirlendiği halde, gerekçeli kararda 8 ay olarak yazılması ve bu suretle çelişkiye düşülmesi,
4- Sanık Mustafa'nın sabıkasına ilişkin cezasının yerine getirilip getirilmediğinin ve tekerrüre esas alınıp alınmayacağının araştırılmaması,
Yasaya aykırı ve sanık Mustafa, Ahmet ile sanıklar Mehmet ve (A.A.) müdafilerinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.12.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.