 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/3646
K. 1994/6634
T. 14.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEHDİT
ERTELEME
KARAR ÖZETİ Öfke, suç kastını kaldırmaz. Öfkeyle söylenen tehdit suç oluşturur. Bu durumda koşulları bulunduğu takdirde, yalnızca TCK.nın 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Tehdidin ciddi olup olmadığı hususu, tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde önceden bir bir sayılması olanaksız etkenler gözetilerek değerlendirilmelidir.
Sanığın, 3506 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin değiştirilmesi sonucu ertelenen cezasının TCK.nın 95. maddesi ile çektirilmesine karar verilmesi gerekirken 81. maddesi ile arttırma yapılması yasaya aykırıdır.
Geçmişte para cezası dışında özgürlüğü bağlayıcı cezaya da hüküm giyen sanık hakkında hükmolunan cezalar ertelenmemelidir.
(7655. TCK. m. 191, 188, 51,61, 456, 95,81)
(647 s. CİK. m. 6)
Sövme, tehdit ve silah çekme suçlarından sanık Mahmut hakkında, TCK. nın 482/2,466,59,81/1; 647 sayılı Yasanın 4, 6. maddeleri uyarınca 291.666 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne, cezasının ertelenmesine ilişkin, (Taşkent Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1992/23 esas, 1993/11 karar sayılı ve 28.4.1993 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi O yer C. Savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 19.4.1994 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 25.4.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
A- Eylemlerin niteliği ile ilgili uygulamada; sövme eyleminin doğru nitelendiği anlaşılmıştır. Ancak;
Yerel mahkeme, sanığın saptanan ve tehdidi içeren sözleri tartışma (kavga) sırasında öfkeyle söylediği ve bu nedenle de suçun kasıt öğesinin oluşmadığı; yine aynı gerekçede sanığın amacının kardeşini tehdit değil, yaralamak olacağını kabul edildiği halde eylemin "kavgada korkutmak amacıyla silah çekme derecesinde kaldığı" yolundaki çelişik gerekçeyle sanığın TC. Yasasının 466. maddesine göre hükümlülüğüne karar vermiştir.
Karar, aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir:
1- T.C. Yasasının, 191. maddesinde yer alan, yardımcı hüküm niteliğinde olan ve (amaç-tehdit) olarak salt tehdit eylemini cezalandıran cürümün manevi öğesi, tehdit etme bilinç ve iradesi öğelerinden oluşan genel kasıttan ibarettir. Bu kasıt, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce kastı (dolo di proposito) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama (taamüt) ve yahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfke (taşkınlık) kastı (dolo di impeto) da olabilir. Bu nedenle de saptandığı takdirde öfke bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması sözkonusu olamaz. Bu durumda, koşulları bulunduğu takdirde, yalnızca T.C. Yasasının 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim, bu hareketin; bir amaç-tehdit olarak değil, bir araç-tehdit olarak cezalandırıldığı, T.C. Yasasının 258, 308, 416, 429, 495. ve benzer; bir çok maddelerinde, suç kastının kapsamına girdiği halde, öfkeyle s6ylenen tehdit hareketinin, kasıt bulunmadığı ya da ciddi olmadığı ileri sürülmemiş, bu suçları işleyen failler uygulamada yerinde olarak cezalandırılagelmişlerdir. T.C. Yasasının amaç-tehdidi (md. 191) ve araç-tehdidi (md. 188) cezalandırılan 191 ve 188. maddelerinde, öfkenin suç kastını kaldıracağını ve öfkeyle söylenen tehdidin ciddi olmayacağını ileri sürmek, kuşkusuz yukarıda anılan maddelerdeki suç aracı tehdidin kalkmasını ve dolayısıyla bu suçların da oluşmamasını doğurur ve T.C. Yasasının sistemi içinde bir iç çelişki yaratır.
Bir tehlike suçu olan tehdidin, ciddi olup olmadığı hususu ise, tehdidi içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil, oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde, önceden bir bir sayılması olanaksız etkenler gözetilerek, ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal (fiili) bir sorundur. İlk mahkeme ;ağır olmayan (hafif) tehditlere karşı da cezai yaptırım gerektiren T.C. Yasası koyucusunun bu konudaki duyarlılığını da gözeterek, tehdidin görünüşte ciddi olup olmadığı sorunu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı yolunda önceden ilke boyutunda ve üstelik bir olay içtihadı yaratmak olanaksızdır.
Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastını zaman süreci içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarda açıklanan nedenler gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yazılı biçimde ve yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm kurulması,
2- Kabule göre sanığın eyleminin yaralamaya eksik kalkışma niteliğinde olduğunun düşünülmemesi,
B- Erteleme ve tekerrürle ilgili uygulamaya gelince:
Sanığın önceki yaralama suçu ile ilgili 1 yıl 8 ay olan hapis cezası çektirilirken, 647 sayılı Yasanın 6. maddesini değiştiren 3506 sayılı Yasa çıkmış ve sanığın başvurusu üzerine 21.12.1988 tarihinde verilen ek karar ile cezası ertelenmiştir.
Mahkeme; ertelemenin takdire dayanan, ve hükümle birlikte yapılan erteleme olmadığını, yasa gereği zorunlu yapıldığını ve bu nedenle TCK.nın 95. maddesinin uygulanamayacağına karar vermiş, sanığın cezasını TCK.nın 81. maddesi ile artırmıştır.
3506 sayılı Yasa 647 sayılı Yasanın 6. maddesini erteleme koşulları açısından değiştirmiştir. Daha önce erteleme kapsamı dışında kalan cezalar da ertelenebilir konuma gelmiştir. Sanık yasal süresi içinde başvurmuş ve cezası ertelenmiştir. Zorunlu erteleme söz konusu değildir. Sanığın TCK.nın 81. maddesinin uygulanmasını gerektiren tümüyle infaz edilmiş bir cezasının bulunduğu dosyadaki bilgilere göre anlaşılamamaktadır.
Bu durumda:
1- Sanığın yasa gereği ertelenen cezasının TCK.nın 95. maddesi ile çektirilmesine karar verilmesi gerekirken TCK.nın 81. maddesi ile artırma yapılması,
2- Geçmişte para cezasının dışında özgürlüğü bağlayıcı cezaya hüküm giydiği halde, sanık hakkında hükmolunan cezaların ertelenmesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve O yer C. Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.9.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.