 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/332
K. 1994/3841
T. 20.4.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZORLAMA
AY1RDETME GÜCÜ
KARAR ÖZETİ: Tehdit suçunda, tehdit edilerek yapılması istenilen husus mağdurun gücü dışında ise; eylemin, TCK.nın 191. maddesine girip girmediği, sanık mağduru tehdit ederek kendisine ait fotoğrafları geri vermesini istemişse; eyleminin, TCK.nın 308, 61. maddelerine girip girmediği tartışılmalıdır.
Sanığın ayırdetme gücünü yargıç, uzmanlara ve somut kanıtlara başvurarak çözmek durumundadır.
(2253 s.ÇMK. m.12/2)
(765 s.TCK.m.59,188/1 ,191 ,3O8,61 ,482/2)
Zorlama ve sövme suçlarından sanıklar Emine ile Mehmet Ali hakkında, TCK.nın 188/1, 482/2, 59, 72; 2253 sayılı Yasanın 12/2; 647 sayılı Yasanın 4-6. maddeleri uyarınca sanık Emine'nin 948.000 lira, sanık Mehmet Ali'nin 477.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüklerine, cezalarının, ertelenmesine ilişkin (Karaisalı Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1993/21 esas, 1993/35 karar sayılı ve 18.5.1993 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi C.Savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 13.1.1994 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 20.1.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; oluşa uygun kabule göre, sanıklardan Emine'nin eylemleri mahallede dolaşmasın, telefon etmesin" ve de "fotoğrafları geri göndersin" diyerek tehdit ve birçok sövme sözleri içeren mektup yazdırmak; sanık Mehmet Ali'nin eylemleri ise böyle bir mektubu kaleme almaktan ibarettir,
Kimden geldiği anlaşılan mektubun imzasız (anonim) sayılamayacağı kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Sanık Emine, okuma yazma bilmediği için mektubu kendisinin, yazdırdığını, sanık M.Ali ise, büyük annesinin isteği üzerine ona karşı çıkamayacağı için mektubu yazdığını savunmuşlardır.
Bu durum karşısında:
1- Mağdurun oğlunu mahallede dolaştırmama, telefon etmeme gibi bir güce sahip olmadığı; fotoğrafları geri göndermenin ise, eğer bunlar mağdurda ise böyle bir güce sahip bulunduğu gözetilerek, bu hususların araştırılması ve sonucuna göre:
a) Bunlar mağdurun gücü dışında ise eylemin TCK.nın 191;
b) Fotoğrafları geri isteme eyleminin, fotoğraflar mağdurda ve iddianame bu eylemi kapsıyorsa aynı Yasanın 308, 61. Maddelerine girip girmediğinin araştırılıp tartışılmaması,
2- Sanık M.Ali ile ilgili araştırmalara ve hükümlere gelince;
Adli Tıp uzmanınca failin 4.2.1993 tarihinde işlediği mektupla tehdit ve sövme suçlarını ayırdetme gücüne (farik ve mümeyyizlik) sahip olduğu belirtilmiştir.
Ayırdetme gücü, salt tıbbi değil, tersine, hukuk ağırlıklı karmaşık bir sorundur. Yargıç, bu konuda hekim, psikolog v.b. uzmanlara ve somut kanıtlara başvurarak konuyu çözmek durumundadır. Bilirkişilerin düşüncelerine mutlak olarak bağlı olmadığı gibi, onları somut olgulara dayalı inandırıcı gerekçelerle reddederek tersi görüşü de benimseyebilir. Ayırdetme gücüne sahiplik karinesi yasal/mutlak bir karine değildir. Özellikle, çocuklarda, bu konuda yetersizlik karinesinin kural, yeterlilik karnesinin ayrık olduğu belirtile gelmiştir.
Bu açıklamaların ışığında ve sanığın, büyük annesinin isteğine karşı koymadığını ve mektuplar yazdığını savunması karşısında, bu olgunun da değerlendirilerek, sanığın anneannesinin isteği mektubu yazarak suça katılma olgusunun da suç olabileceğini bilebilecek bir düzeyde olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Ayırdetme. gücünün bulunduğu kabul edildiği takdirde de, bu sanık için de tehditle ilgili eylemlerinin "1 -a-b" bendinde öngörülen görüşler açısından değerlendirilmesi gerekecektir.
Bütün bunların araştırılıp tartışılmaması,
3- Kabule göre, TCK.nın 188/1. maddesi ile hüküm kurulurken, suç tarihi gözetilmeden temel ağır para cezasının eksik belirlenmesi,
4- TCK.nın 48212. maddesi ile hüküm kurulurken sanık Emine için TCK.nın 59. maddesi, sanık M.Ali için 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddesi ile uygulama yapılırken yanıldığı sonucu fazla ceza verilmesi,
Yasaya aykırı, Yerel Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.