 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/1521
K. 1994/4900
T. 2.6.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YALAN TANIKLIK
KARAR ÖZETİ: Sanık köy muhtarının, 30.5.1991 tarihli satışla ilgili duyuru (ilan) yapıldığına ilişkin tutanak düzenledik-ten sonra, 30.3.1992 tarihinde hukuk mahkemesinde duyuru yapılmadığı halde yapıldığını bildirmesi karşısında; tutanak imzacıları da dinlenmeli, tüm dosyalardaki kağıtlar birlikte değerlendirilmeli, duyurunun yapıldığına ve yapılmadığına ilişkin alatımlardan hangisinin doğru olduğu saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
(765 s. TCK. m. 286/1)
Yalan tanıklık suçundan sanık Hasan hakkında, TCK.nın 286/1, 59; 647 sayılı Yasanın 4, 6. maddeleri uyarınca 375.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne, cezasının ertelenmesine ilişkin, (Burdur Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1992/505esas, 1993/330 karar sayılı ve 7.7.1993 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi, o yer C. savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 17.2.1994 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 25.2.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Sanık köy muhtarının eylemleri şunlardır: 30.5.1991 tarihinde satışla ilgili duyuru (ilan> yapıldığına ilişkin tutanak düzenlemek; 30.3.1992 tarihinde hukuk mahkemesi önünde ise duyuru yapılmadığı halde yapıldığını bildirmektir.
Bu son açıklama üzerine Hukuk Mahkemesi açık artırmanın feshine karar vermiş ve bu karar Yargıtay'ca onanmıştır.
Bu eylemlerden hangisinin doğru olduğu araştırılmadan, 20.1.1992 tarihli iddianameyle 30.3.1992 tarihli hukuk mahkemesi önündeki tanıklık eyleminden dolayı yalan tanıklık suçlamasıyla dava açılmış; sanık muhtarın C. Savcılığında ve duruşmada duyurunun yapıldığını bildiren savunmaları ikrar kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Hüküm yerinde değildir.
Zira, tutanak imzacıları da dinlenmek, tüm dosyalardaki kanıtlar birlikte değerlendirilerek duyurunun yapıldığına ve yapılmadığına ilişkin anlatımlardan hangisinin doğru olduğu saptanmak ve sonucuna göre;
1- Duyurunun gerçekte yapılmadığı vicdani kanısına ulaşılıp, bu eylemle sınırlı olarak dava açıldığı ve sahte belge düzenleme eyleminden dolayı dava açılmadığı gözetilerek, sanığın beraatine,
2- Duyurunun gerçekte yapıldığı ve fakat sanığın 30.3.1992 tarihindeki tanıklıkta gerçeği yansıtmadığı kanısına ulaşılırsa yalancı tanıklıktan mahkumiyetine,
Hüküm kurulmak gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve o yer C. Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMUN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 2.6.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.