 |
T.C.
YARGİTAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/1520
K. 1994/4862
T. 2.6.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARALAMA
KARAR ÖZETİ: Mağdurların, sanıkların ve tanıkların kendi anlatımları arasındaki çelişkiler ve birbirlerinin ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilmeli, giderilemediği takdirde hangilerinin hangi nedenle üstün tutuldukları açıklanmalı, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmeli ve sonucuna göre; yaralamaların sanıklar Fethi ve Mustafa tarafından yapıldığı anlaşıldığı takdirde, TCK.nın 456. maddesinin eyleme uyan kuralları uygulanmalıdır. Yaralama suçlarını bu iki sanığın işlemediği, ancak kavgaya katıldıkları kabul edildiği takdirde, haklarında TCY nın 464 12-3. madde ve bentlerinden hangisinin uygulanacağı gözetilmelidir. Mağdurları yaralayan sanıklar belirlenemediği ve yaralama olayında öngörülen hareketlere sanıklar Fethi ve Mustafa 'nın başkalarıyla birlikte katıldıkları kabul edildiği takdirde haklarında TCK.nın 463. maddesi uygulanmalıdır.
(7655. TCK. m. 456,46412-3,463)
Yaralama suçundan sanıklar Fethi ile Mustafa hakkında, TCK.nın 456/1 -2 ve 647 sayılı Yasanın 4-6. maddeleri uyarınca sanık Fethi'nin 900.000 lira ağır para, sanık Mustafa'nın 2 yıl hapis cezalarıyla hükümlülüklerine ve cezalarının ertelenmesine ilişkin, (Burdur Asliye Ceza Mahkemesi) nden verilen 1991/61 esas, 1992/474 karar sayılı ve 30.12.1992 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığının 17.2.1994 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 25.2.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; mağdur Rauf'un jandarmada, ayağına kısa boylu sakallı bir garsonun, mahkemede ise sanık Fevzi'nin vurduğunu, diğer mağdur Baki'nin jandarmaca düzenlenen 13.8.1990 tarihli yüzleştirme tutanağında, kendisine sanık Mustafa'nın vurduğunu belirttiği halde, anlatımlarında kendisine adını bilmediği sakallı bir garsonun vurduğunu söylemesi, yine sonradan ölen sanık Fevzi'nin de, her iki mağdura da kendisinin vurduğunu bildirmesi, tanık Adnan'ın yüzleştirme tutanağında sanık Fethi'nin mağdur Baki'ye, sanık Mustafa'nın da mağdur Rauf'a vurduklarını bildirdiği halde, mahkemedeki anlatımında sanırım mağdurlara sanık Fevzi vurdu demesi, diğer üç tanığın da tutanakta sadece olay yerinden kaçanları belirledikleri halde, anlatımlarında arkadaşlarına Fevzi ve garsonlarının saldırdıklarını söylemeleri ve her iki) sanığın da yükletilen suçları işlemediklerini savunmaları karşısında, yukarda belirtilen çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenip hangisinin hangi nedenle üstün tutulduklarının açıklanması, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre;
1- Sanıklar Fethi ve Mustafa'nın suçlara katılma derecelerinin belirlenmesi, yaralamaların, mahkemenin kabulü gibi yalnızca bu sanıklarca yapıldığı anlaşıldığı takdirde, TCK.nın 456. maddesinin eyleme uyan kurallarının uygulanması,
2- Yaralama suçlarını bu iki sanığın işlemediği, ancak kavgaya katıldıkları kabul edildiği takdirde, haklarında TCK.nın 464/2-3. madde ve bentlerinden hangisinin uygulanacağının,
3- Mağdurları yaralayan sanıklar açıkça belirlenemediği ve yaralanma olaylarında öngörülen hareketlere, sanıklar Fethi ve Mustafa'nın da başkalarıyla birlikte katıldıkları kabul edildiği takdirde, haklarında TCK.nın 463. maddesinin uygulanacağının gözetilmesi,
Gerekirken, eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve O yer C. Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 2.6.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.