 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E: 1992/6438
K: 1992/6961
T: 11.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yaralama suçundan sanıklar Veysel Karagöz, Ali Tekkaş ile Nurullah Karagöz hakkında Türk Ceza Yasasının 456/1-2-55/3,647 sayılı kanunun 4. maddeleri uyarınca sanık Veysel'in 600.000 lira, diğer sanıkların 2'şer yıl hapis cezalarıyla hükümlülüklerine ilişkin SELENDİ Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 1990/60 esas, 1991/87 karar sayılı ve 25.11.1991 hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanıklar Veysel Karagöz, Ali Tokkaş ile Nurullah Karagöz müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığının 14.10.1992 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 21.10.1992 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
A - Sanık Veysel Karagöz'e yükletilen yaralama eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilerek dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık Veysel Karagöz müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B - Sanıklar müdafiinin mağdur Musa Gürbüz'ün yaralama suçuna ilişkin hükme yönelik temyizine gelince:
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1 - İnsan vücudundaki bir parçanın (organ) sayılıp sayılmaması, salt tıbbi ve dolayısıyla bilirkişi tarafından çözülecek bilimsel (uzmanlık bir sorundur. Buna Karşılık bir uzuv kaybı (tatili) salt hukuki, zaafa uğraması ise yine salt tıbbi bir sorundur. Esasen TCY.nın 456/2. madde ve fıkrasında, yaralanan uzvun zaafından söz edilmiştir. Bir başka değişle bütünüyle alınmış bir organın işlevlerini Vücudun öbür organlarının yerine getirerek, bir organın kaybı nedeniyle tüm vücudun düştüğü zaaftan söz edilmemiş, yalnızca yaralanan organın zaafa uğrayıp uğramadığı gözetilmiştir.
Olayda yaralama sonucu dalağın Anatomi ve Fizyoloji açısından, yalnızca uzuv (organ) olup olmadığı hususunun Adli Tıptan sorulması, tıp açısından dalak organ ise, eyleminin hukuk açısından uzuv kaybı niteliğinde olup olmadığını değerlendirmenin Ağır Ceza Mahkemesine ait ve bu değerlendirmenin tıbbi değil hukuki bir sorun bulunduğu düşünülerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, duruşmaya devamla hüküm kurulması,
2 - Kabule göre; mağdurun dalağının alınmasına yol açan yaralamanın sanıklardan hangisinin attığı taşla oluştuğunun belirlenmediği kabul edildiği halde, eylemin sonucuna gözetecek yerde, kast birliğine dayanan ve yasal olmayan gerekçeyle TCY.nın 463. maddesinin uygulanmaması,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanıklar Ali Tokkaş ve Nurullah Karagöz müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA 11.11.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.