Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E: 1990/7463
K: 1991/942
T: 14.02.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  DAVA : Tehdit suçundan sanıklar Sultan ile Fatma'nın beraetlerine ilişkin, (İhsaniye Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1990/32 esas, 1990/52 karar sayılı ve 28.5.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan Kıymet tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 20.12.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 27.12.1990 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
 
  KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
  Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
  1 - Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan Kıymet'in sanık Fatma hakkındaki temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
  2 - Sanık Sultan hakkındaki  tehdit suçuyla ilgili olarak kurulan temyize gelince:
  Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
  Ancak; yerel mahkeme, sanığın saptanan ve tehdidi içeren sözleri tartışma (kavga) sırasında öfkeyle söylediği ve bu nedenle de suçun kasıt öğesinin oluşmadığı görüşüyle sanığın beraatine karar vermiştir.
  Karar aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir.
  1 - T.C. Yasasının 191. maddesinde yer alan; yardımcı hüküm niteliğinde olan ve amaç -tehdit olarak salt tehdit eylemini cezalandıran cürmün manevi öğesi, tehdit etme bilinç ve iradesi öğelerinden oluşan genel kasıttan ibarettir. Bu kasıt, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce kastı dolo di proposito ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama (taammüt ) veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfte (taşkınlık) kastı (dolo di impeto) da olabilir. Bu nedenle de, saptandığı takdirde öfke bilinç ve iradeyi kaldırmayıp, yalnızca iradeyi ve dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması söz konusu olamaz. Bu durumda, koşulları bulunduğu takdirde, yalnızca T.C. Yasasının 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim, bu hareketin; bir amaç-tehdit olarak değil, bir araç-tehdit olarak cezalandırıldığı T.C. Yasasının 258. 308, 416, 429, 495 ve benzeri bir çok maddelerinde, suç kastının kapsamına girdiği halde, öfkeyle söylenen tehdit hareketinin, kasıt bulunmadığı ya da ciddi olmadığı ileri sürülmemiş, bu suçları işleyen failler uygulamada yerinde olarak cezalandırılagelmişlerdir.
  T.C. Yasasının amaç-tehdidi (md. 191) ve araç- tehdidi (md. 188) cezalandıran 191 ve 188. maddelerinde, öfkenin suç kastını kaldıracağını ve öfkeyle söylenen tehdidin ciddi olamayacağını ileri sürmek, kuşkusuz yukarıda anılan maddelerdeki suç aracı tehdidin kalkmasını ve dolayısıyla bu suçlarında oluşmamasını doğurur ve  bu durum T.C. Yasasının sistemi içinde bir iç çelişki yaratır.
  2 - Bir tehlike suçu olan tehdidin, ciddi olup olmadığı hususu ise, tehdidi içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre, değil, oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde, önceden bir sayılması olanaksız etkenler gözetilerek, ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal fiili bir sorundur. İlk mahkeme; ağır olmayan hafif tehditlere karşı da cezai yaptırım gerektiren T.C. Yasası koyucusunun bu konudaki duyarlılığını da gözeterek, tehdidin görünüşte ciddi olup olmadığı sorununu çözmek zorundadır. Öfke ile söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı yolunda önceden ilke boyutunda ve üstelik bir olay içtidaı yaratmak olanaksızdır.
  Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süreci içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarıda açıklanan nedenler gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelde yoksun gerekçeyle hüküm kurulması,
 
  SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan Kıymet'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün BOZULMASINA, 14.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini