 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2004/961
K: 2004/914
T: 16.2.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, tarafların 2002 yılında verilen kararla boşandıklarını, boşanma kararında, müşterek çocukları Mustafa Kemal Tekgül'ün velayetinin anneye verildiğini ve aylık 75.000.000 lira iştirak nafakasına hükmedildiğini, müvekkili içinde aylık 50.000.000 lira yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, boşanma davası 2000 yılında açılmış ve mahkemece o zaman ki talep miktarı ile sınırlı kalınarak nafaka takdir edildiğini, oysa ekonomik şartların zaman içinde değiştiğini iddia ederek; yoksulluk nafakasının aylık 250.000.000 liraya iştirak nafakasının da aylık 375.000.000 liraya yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin maaşının, mesleki kesintiler ve nafaka kesintilerinin ardından sadece 410.400.000 lira olduğunu, kredi kartı borçları ve diğer giderler düşüldüğünde eline kalan net paranın 65.000.000 lira olduğunu, istenilen miktarda nafaka ödeyecek gücünün olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, "davalının ekli maaş ödeme pusulasına göre kesintiler hariç 396.150.000 lira net maaş aldığı görülmektedir. Boşandıktan sonra evlenen, yeni bir de çocuğu olan davalının eline geçen para ile geçinebileceği kuşkusuzdur. Tarafların müşterek çocukları olan Mustafa Kemal'e bir yıl önce bağlanan iştirak nafakası 75.000.000 lira olup, küçük Murat henüz iki yaşındadır. Davacı Bircan'ın ise şu anki gelir durumuna göre yoksulluk nafakasının artırmayı gerektiren bir durum yoktur, kendisinin yoksulluk içerisinde olmadığı kanıtlanmıştır. Bu itibarla davanın reddine karar vermek gerekmiştir" gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir,
Taraflar arasında önce görülen boşanma davası sırasında davacı eş yararına yoksulluk nafakası verilmesine ilişkin karar kesinleşmiş durumdadır. Kesinleşen bu karara göre davacının yoksulluk nafakasına müstehak bulunduğunun belirlendiğinin kabulü gerekir.
Anılan nafakanın miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi icap eder.
Somut olayda, 7.2.2002 tarihinde verilen kararla, davacı kadın için aylık 50.000.000 lira yoksulluk ve küçük çocuk için aylık 75.000.000 lira iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Yapılan zabıta araştırmasında davacı kadının çalışmadığı, anne-babasının hanesinde oturduğu, bir gelirinin bulunmadığı, davalının ise; polis memuru olup, aylık maaşının 260.000.000 lira olduğu bildirilmiştir.
Nafakanın artırımı ile ilgili bu davada yapılan araştırmaya göre de; davacı kadının herhangi bir işi ve gelirinin olmadığı belirtilmiş, buna karşılık davalının gelirinin maaş bordrosundan ( özel kesintilerle birlikte ) 700.000.000 liraya yükseldiği anlaşılmaktadır.
İlk nafaka takdirinin üzerinden yaklaşık bir yıllık süre geçmiştir. Ülkemizdeki ekonomik koşulların bu süre içinde değiştiği şüphesizdir. Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında bir oranlama yaparak, ilk nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir. Davalının önceki dava sırasında aylık geliri 260.000.000 lira olarak belirtilmiş iken, bu dava dosyasında 700.000.000 liraya ulaşmıştır. Davalının gelirinde önemli ölçüde bir artış olduğunun anlaşılmasına göre, nafakanın da en az bu ölçüde artırılması gereklidir. Her ne kadar, davalı tanıkları, davacının camcı dükkanı açtığını beyan etmişler ise de, bu husus kanıtlanmış değildir. Soyut ifadelere dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.