 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2004/894
K: 2003/1103
T: 19.2.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dava dilekçesinde 191.071.000 lira alacağın, yasal faizi ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, davalının davacı kurumda çalıştığını, 2000 yılı vergi iadesi bildirimi ve eki harcamalarını gösteren belgelerde geçersiz ve usulsüz belge kullandığının vergi kontrolleri sırasında tesbit edildiğini, bu olay nedeni ile davacıya vergi ve ceza tahakkuk ettirildiğini, davacının da dava dışı vergi dairesi ile yaptığı uzlaşma sonucunda 191.071.000 TL ödemek zorunda kaldığını beyan ederek, bu ödemenin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, ibraz edilen belgelerde herhangi bir usulsüzlüğün yapılmadığını, davacı kurumun vergi dairesi ile uyuşmasının kendisine bilgi verilmeden yapıldığı için yasal haklarının kısıtlandığını ifade etmiştir.
Mahkemece; davalının düzenleyerek davacı kurum aracılığı ile verdiği ve vergi denetimi sonunda kesinleşen tesbit ile usulsüz olduğu anlaşılan belgeler nedeni ile herşeyden önce haksız olarak vergi iadesinden yararlandığı, kaldı ki V.U.K.'nın 11. maddesi gereğince davacı kurumun yasadan doğan sorumluluğu nedeni ile ödemek zorunda kaldığı meblağı vergiden dolayı asıl mükellefe rücu hakkının bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içinde mevcut 2000 yılı özel gider indirimi gelir vergisi inceme raporunda, sahte veya geçersiz belge kullanan 355 kişiye ait belge ve dökümanlar sonucunda davacı kurumun ödemek zorunda kaldığı bedel bildirilmiştir.
Mahkemece, "taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının ibraz ettiği belgelerde usulsüzlüğün bulunup bulunmadığı, var ise bundan dolayı davacının sorumluluğunun olup olmadığı ve sorumluluğu var ise miktarı ve rücu hakkı yönlerinde toplanmaktadır" denilmiş ve asıl muhatap olan vergi dairesine ibraz edilen belgelerin usulüne uygun olup olmadığının denetiminin bağlı olduğu vergi dairesine ait olduğu gibi, usulsüzlüğün varolduğunun tesbit edilmesi durumunda bu tesbit ve kararlara karşı açılacak davaların vergi mahkemesinin görevi dahiline girdiği anlaşıldığından bu yönde bir değerlendirme yapılmamış, kesinleşen tesbit karşısında usulsüzlüğün varolduğu kabul edilmiştir.
Davacı, davalının borcunu, ona karşı herhangi bir kişisel edim borcunu yerine getirme niyeti taşımaksızın ve onun ( davalının ) açık ya da farazi ( varsayılı ) oluru bulunmaksızın kendi inisiyatifiyle kapatmıştır ( BK.mad.410 vd. ). Zira bir başkasının borcunu ödemek, caiz olan vekaletsiz işgörme sayılır ve vekaletsiz işgören ( davacı ) ödediği borcu, BK.mad.61-66 hükümlerine göre borçludan ( davalıdan ) isteyebilir.
Davalı, alacaklıya ( dava dışı vergi idaresine ) karşı ileri sürebileceği savunmaları, davacıya karşı da ileri sürebilir. Çünkü işgören ( davacı ), iş sahibinin ( davalının ) çıkarlarına uygun biçimde işi görmekle yükümlüdür ( BK.mad.410 ). Gerçekten de hem caiz olan hem de caiz olmayan vekaletsiz işgörmede işgören, iş sahibinin menfaatine ve gerçek ya da tahmin edilen amacına uygun hareket etmek borcu altındadır. Kısaca işgören ( davacı ), işsahibine ( davalıya ), hesap vermekle yükümlüdür ( BK.mad.414 ).
Mahkemece yapılacak iş; uzman bilirkişiler kurulu aracılığı ile davalının tahsil etmiş bulunduğu vergi iadesine ait belgelerin sahte veya vergi yasaları ve bunlara uygun olarak ilgili kurumlarca çıkarılan genelgeler uyarınca geçersiz olup olmadığının soruşturulması, sonuç olarak davalının haksız olarak bir meblağı almış bulunup bulunmadığı araştırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.