 |
T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/7217
K: 2004/7458
T: 01.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAYNAK SULARI
- MÜTEMMİM CÜZ
- GENEL SU
4721 s. MK/756
Dava dilekçesinde suya vaki elatmanın önlenilmesi ve su borularının kaili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, maliki olduğu 1729 parselden çıkan suyun davalı (Ladik Belediyesi) tarafından boruya alınmak suretiyle elatıldığından ötürü su hakkına ve boru döşemek suretiyle tarlaya yapılan elatmanın önlenilmesine ve su borularının kal'ine karar verilmesini, yargılama sırasında da, suyun Vi'sinin davalıya satıldığını suyun yarısına vaki elatmasmm önlenilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının kendi taşınmazından çıkan kaynak niteliğindeki suya vaki müdahalenin önlenilmesini herzaman isteyebilme hakkı bulunduğundan davalının suyun '/i'sine yönelik elatmasmın önlenilmesine karar verilmiş olup hükmü davalı taraf temyiz etmektedir.
MK'nun 756. maddesine göre kaynak suları tapulu taşınmazın mütemim cüz'ü olup o yerin mülkiyeti ile iktisap edilirse de suyun kaynağı yer altı gölünün taşınmazın sınırları içinde kalmayacağı gibi büyük olması, yeryüzüne çıkar çıkmaz bir dere haline gelmesi ve suyun özel mülkiyete bağlı sayılmasının toplum için genel yarar açısından zararlı olabileceği hallerde kaynak arzın mütemim cüz'ü sayılmayıp genel su olarak kabulü zorunludur.
Davaya konu somut olayda; 1950 yıllarında davalı ile gayrimenkulun o günkü sahipleri arasında kaynağın kullanımı amacıyla anlaşma yapıldığı ve kaynağın küçük olup o günkü debisinin bilinmediği anlaşılmaktadır. Ancak daha sonraki yıllarda davalı Belediye tarafından yapılan drenajlarla artırıldığı suyun iki gözeden çıkarıldığı ve toplam debisinin 7 İt/sn olduğu anlaşılmaktadır. Suyun miktarı itibariyle genel sulardan olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının kaç dönüm arazisi ve ihtiyaç fazlası su miktarının ne olduğu ve de bu sudan davacının ne suretle ne miktar yer suladığı araştırılmamıştır.
İçme ve kullanma suyuna olan ihtiyaç, asgari düzeyde de olsa, tarım için olan su ihtiyacına her zaman tercih edilmelidir.
Davacı tarafın su ihtiyacı saptandıktan sonra ihtiyaçtan fazla su elde tutulamayacağından davalı tarafın içme suyu ihtiyacı gözönünde tutularak ihtiyaçtan fazlası için davanın reddi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda anlatılanlar ışığında bir inceleme yapılarak alınacak bilirkişi raporuna göre davacının faydalı ihtiyacı, fazla miktar su olup olmadığı davalının içme suyu olarak kullanıp kullanamayacağı hususları usulünce saptandıktan sonra hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye ve yazılı gerekçeyle suyun ıA sine elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alman temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.