|
T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/11722
K: 2004/11792
T: 27.10.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ECRİMİSİL
- MÜŞTEREK MÜLKlYET
İçtihat Özeti: Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydasın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliği göz önünde tutularak araştırılmalıdır.
Paylı malı, diğer paydaşların haklan ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşlar (davalılar), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle yükümlüdür.
Kötüniyetli zilyet, taşınmazın (nesnenin) haksız olarak alıkonulmasından kaynaklanan tüm zararlardan sorumludur.
(4721 s. MK. m. 693)
Dava dilekçesinde 1.709.000.000 lira ecrimisil faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü 454.249.773 lira olarak tesbiti cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı (Kayyım İstanbul Defterdarı) Tarabya mahallesi 3 parselin davalı tarafından kullanımı nedeniyle 1.709.000.000 lira ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, "davaya konu 3. parselde 149/1135 pay gaip adına, 208/1135 payın da davalı adına kayıtlı olup davalının hissesine 208 m2, düşmesine rağmen zeminde 309 metrekarelik kısmı ev ve bahçe yapmak suretiyle kullandığı bu durumda davalının hissesinden fazla olarak 101 metrekarelik yer kullandığı ve 3 parselde 290 metrekarelik yerin boş durduğundan söz edilerek, davalının payından daha fazla olarak 101 metrekarelik yer kullanımı nedeniyle 454.249.773 liranın tahsiline" karar verilmiştir.
Hükmü davacı taraf temyiz etmektedir.
TMK. mad. 693'e göre: "Paydaşlardan herbiri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir". Buna göre, her paydaşın, müşterek mülkiyet konusu şeyin tamamı (veya bir kısmı) üzerinde yararlanma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, ne mekan (yer), ne de zaman itibariyle sınırlandırılmıştır. Fakat paydaşlar, bu hususta değişik düzenlemeler getirebilirler. Zira, yasa, yalnızca her paydaşın kullanma ölçüsünü belirtmiştir. Kullanma olanağı sınırsız değilse (müşterek mülkiyet konusu bir apartmandaki asansörden yararlanma gibi), paydaşların örneğin yerce bölünmüş ya da zamanla değişen bir kullanma anlaşmasıyla kullanmanın biçiminde uyuşmaları gerekir.
Açıktır ki, sözkonusu yararlanma, ancak, diğer paydaşların haklarına saygı göserildiği oranda hukuksal himaye görecektir. Nitekim, Medeni Kanun da, yararlanma hakkının, "diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde" mevcut bulunduğunu kesin bir biçimde belirtmiştir (TMK. mad. 693). Kaldı ki TMK. mad 2 hükmü gereğince de bu sonuca ulaşılacaktır.
Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliğini gözönünde tutarak araştırılmak gerekir.
Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşlar (davalılar), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle yükümlüdür.
Kötüniyetli zilyet, taşınmazın (nesnenin) haksız olarak alıkonulmasından kaynaklanan tüm zararlardan sorumludur.
TMK.nun 993-995. madde hükümleri tarafından düzenlenmiş ve uygulamada "ecrimisil" olarak isimlendirilen bir istemin de bulunduğu kabul edilen yasal tasfiye rejimi, halihazır zilyedin, iadesi istenen taşınmaz (nesne) üzerinde, iadeyi engelleyecek bir hakka sahip olmamasını gerektirir.
Davacı, yukarıdaki ilke ve yasal düzenlemeler karşısında, davalının (paydaşın) taşınmazın bir bölümünü kullanmasından ötürü zarara uğradığını ispat ettiği takdirde tazminat (giderim) istemeye hak kazanır. Mahkemece yukarıda anlatılanlar ışığında bir araştırma yapılmaksızın eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.