 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2002/8847
K: 2002/10449
T:26.9.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİRA ALACAĞININ TAHSİLİ TALEBİ
- ALT KİRA SÖZLEŞMESİNİN İLK
- KİRALAYANA ETKİSİ
ÖZET: ilk kiracının, kiralananı kiraya vermiş olması, onun ilk kiralayan ile olan sözleşmesel bağlantısını ve sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağına, alt kiracı ile kiralayan arasında sözleşmesel bir bağlantı olmadığından, kira parasını ödeme borcu, yine ilk kiracıya ait olduğuna, somut olayda ilk kira sözleşmesi sona erdirilmediği gibi, davacıya ait kiralanan davalı (ilk kiracı) ile dava dışı (ilk kiracı) tarafından alt kira sözleşmesiyle kiraya verilip kira bedeli alındığı anlaşmasına göre, ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
(818 s. BK. m. 267/11,270 vs.)
Dava dilekçesinde 400.000.000 lira alacağın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı (kiralayan), kendisine ait tarlayı 2000 yılı için pancar ekilmek üzere davalı ile dava dışı Necati'ye 16 ton pancar karşılığı sözleşme ile kiraya verdiği halde, davalı (kiracı) hissesine düşen 8 ton pancar bedeli 400.000.000 lira kira alacağını ödemediği için tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı (kiracı), kira sözleşmesi düzenlendikten sonra kota bulamadıkları için pancar ekemediklerinden ötürü davacının tarlasını diğer kiracı Necati'nin Abdullah'a kiraladığını, kendisinin o sözleşmede tanık sıfatıyla yer aldığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kiraya konu tarlayı kiracı Necati'nin 3. kişiye kiraya verdiği, bu nedenle davalı tarafından ekilmediği anlaşılmakla davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, davacı ile davalı arasındaki ilk kira sözleşmesinin sona erip ermediği, dolayısıyla davacının kiralayan sıfatıyla kira bedelini ilk kiracı olan davalıdan isteyip işleyemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Kira sözleşmesi de, diğer borç doğuran sözleşmeler gibi tarafların karşılıklı olarak feshi, kiracı-kiralayan sıfatının aynı kişide birleşmesi, kiralananın yok olması gibi nedenlerle son bulur.
Kiralayanın, kiralanan şeyin maliki olması gerekmediği için, kiracı da kiraladığı şeyi tekrar kiralayabilir. Böyle bir kira sözleşmesine ise alt kira denir. Ancak, alt kira sözleşmesi, ilk kiralayana etki yapmaz. Yani ilk kiracının, kiralananı kiraya vermiş olması, onun ilk kiralayan ile olan sözleşmesel bağlantısını ve sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Kiralayan, kiracı olarak karşısında ilk kiracıyı görür, kira parasını ödemek borcu ise yine ilk kiracıya aittir. Çünkü kiralayan ile alt kiracı arasında sözleşmesel bağlantı yoktur. Ayrıca; kiralayan, kira bedeli için ilk kiracının eşyaları üzerinde hapis hakkını kullanabilir (BK.mad.267/11).
O nedenle ilk kira sözleşmesi sona erdirilmediği gibi, davacıya ait kiralananın davalı (ilk kiracı) ile dava dışı (ilk kiracı) Necati tarafından alt kira sözleşmesi ile kiraya verildiği ve kira bedeli alındığı anlaşılmasına rağmen, bu olgular nazara alınmadan davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.9.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.