 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2002/1527
K: 2002/2145
T: 7.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1086/m.10,190,225
818/m.73
2004/m.4,67,50/2
2709/m.141/son
Dava dilekçesinde 55.000.000 lira alacak için takibe vaki itirazın iptali, %40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada: itirazın iptali istenilmiş, davalı duruşmalara katılmamış ve herhangi bir savunmada bulunmamış, mahkemece; "davalı ( borçlu ) Büyükçekmece'de ikamet ettiğinden bahisle yetkisiz icra daireleri yetkili kılınmadığı gibi, yetki ve borç yönünden itiraz etmiş olmakla, senette Bursa icra daireleri yetkili kılınmadığı gibi, yetki itirazı kaldırılmadıkça takip sonuç doğurmayacağından bahisle yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe dayanılarak itirazın iptali de istenemeyeceği" gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR : Dava, İİK.nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Alacaklı, hem yetkiye hem de borca itiraz edilmesi karşısında genel mahkemede itirazın iptali davasına açmak yolunu seçmiştir. Bu davada iddiasını sözleşmeden doğan para alacağı olması nedeniyle HUMK.nun 10 ve BK.nun 73. maddesi gereğince davacının ikametgahının bulunduğu Bursa İcra Dairelerinin yetkili olduğu noktasına dayandırmıştır.
Bu halde mahkeme yetki itirazını HUMK. 190 ve 225. madde hükümleri dairesinde İİK.nun 50/2 maddesi hükmü doğrultusunda tetkik merciinin yerine geçerek öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır.
Kaldı ki, itirazın iptalini incelemeye yetkili olan mahkemenin icra takibinin yapıldığı İcra Dairesinin yetkisine yönelmiş olan itirazı da incelenmesi olağandır. Gerçekte de itirazın iptali davası her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğunda ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Bu usul, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması kuralına da uygun düşmektedir ( Anayasa, mad. 141/son ).
O halde mahkemece, tetkik mercii yerine geçerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik borçlu itirazının incelenerek, davanın konusu sözleşmeden doğan bir miktar para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödeneceğinden ( BK. mad.73/1 ), alacaklının kendi ikametgahında takip başlatabileceği de ( HUMK.mad.10 ) gözeterek yetki itirazının reddi ile esasa girilerek toplanacak delillerle uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.