 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E : 2001/1477
K : 2001/2000
T : 01.03.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİRA SÖZLEŞMESİ
- VEKALET
- MÜŞTEREK BORÇLU
- MÜTESELSİL VEKİL BORCUN TAMAMINDAN MÜŞTEREK BORÇLU OLANAK SORUMLUDUR.
Dava dilekçesinde Ankara 7. icra Müdürlüğünün 1999/1311 sayılı dosyasında takip konusu 225.000.000 lira yönünden borçlu olmadığının tesbiti, % 40 tazminatın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 75.000.000 lira alacak yönünden borçlu olmadığının tesbiti, fazlaya ait istemin reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, davalı (kiralayan)nın dava dışı şirket ile düzenlediği kira sözleşmesine kefil olan davacı hakkında ödenmeyen 225.000.000 ura kira alacağı için takip başlatılmakla, kefil olan davacının sorumluluğu sözleşme süresi ile sınırlı kabul edilerek borçlu olmadığının tesbiti, % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, kiracı şirketin iki ortağından büyük hisseye sahip (hatta fiilen tek) ortağı olan ve sözleşmeyi yenilenen her dönemde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ve kiracının borçları için oturduğu sürece olmak kaydıyla imzalayan davacının sözleşmeden yararlanan sıfatıyla borcun tamamından sorumlu olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı kefil olarak sözleşme süresi ile sınırlı sorumlu olmakla davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
icra takip dosyası içeriğine göre, önce asıl borçlu (kiracı) şirket hakkında takip başlatılmış ise de adreste tanınmadığı için ödeme emri tebliğ edilememiş, bunun üzerine davacı hakkında takip başlatılmıştır.
Dosya içeriğinden davacının, 26.1.1995 tarihli birinci ve 26.3.1998 başlangıç tarihli yenilenen dönem kira sözleşmelerini kiracı şirket yanında "Kiracının borçlan için oturduğu sürece, müşterek borçlu ve müteselsil kefil" sıfatıyla imzaladığı, aynı sözleşmeler uyarınca ayrıca kefalet senedini ve taahhütnameyi de imzalamak suretiyle kiralayana verdiği anlaşılmaktadır.
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilana göre, davacı, kiracı şirketin iki ortağından biri olup, büyük ortak sıfatıyla aynı zamanda şirketin başkanlığını da üstlenmiştir.
Davada açıklanan bu durumlar itibariyle, tarafların amacı değerlendirildiğinde kira sözleşmelerinden faydalanan davacının (sözleşmeyi müşterek borçlu sıfatıyla imzalamış olması da gözetildiğinde) artık müteselsil kefil olarak değil, müşterek borçlu kabul edilerek borcun tamamından sorumlu olduğu düşünülmeksizin, sözleşme; süresince sorumlu müteselsil kefil kabulü ile kira borcunun bir kısmından dolayı borçlu olmadığının kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alman temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.