 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2001/10432
K: 2001/10922
T: 24.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİRACININ KİRALANANA ZARAR VERMESİ
- ZARARIN TAZMİNİ
- DAVA HAKKI
ÖZET: Kiracının kiralananı hor kullanması sonucu meydana gelen zararın tazmini için kiralayan durumunda bulun mayan malikte mülkiyet hakkına dayanarak dava açabilir.
(818 s. BK. m. 41, 256/1)
Dava dilekçesinde 224.000.000 lira hor kullanma bedelinin faiz ve mas raflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davacının taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğunu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
A) UYUŞMAZLIK KONUSU OLAY VE YEREL MAHKEMENİN VARDIĞI SONUÇ: KİRALANANIN HOR (kötü) KULLANILMASINDAN DOĞAN ZARARIN TAZMİNİ DAVASINI KİRA SÖZLEŞMESİNİ YAPMAYAN MALİK AÇAMAZ.
Dava, kiralayan konumunda olmayan taşınmaz malikinin, davalı kiracının kötü kullanımı nedeniyle kiralananda meydana gelen zararın tahsili istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkemece, kiracının özenli kullanma borcuna aykırılık nedeniyle açılmış ve kira sözleşmesine dayalı olarak görülen bu davanın ancak sözleşmenin taraflarınca açılabileceğinden ve kiralayan olmayan davacı malikin taraf ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
B) KONU İLE İLGİLİ BİLGİLER
Bir eylem (örneğin, kiralanan şeyin kiracı tarafından tahribi) hem sözleş meye aykırılık ve hem de haksız bir eylem teşkil edebilir. O zaman burada zararın tazminini amaçlayan tek bir alacak doğar; eğer bir sözleşme tarafla bağlamakta ise, alacak bu sözleşmeye uygulanması gereken kurallara göre takdir olunur. BK.41. maddeden doğan dava hakları ancak - haksız bir eylemin üçüncü bir kişiye karşı işlenmesi halinde üçüncü kişi lehinde doğarlar (Andreas von Tuhr: Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, c. 1-2, çev. Cevat E..., ANK. 1983, sh, 361, dip not; 5). Kaldı ki borçluyu alacaklıya bağlayan sözleşmesel ilişkiden sarfı nazar edilse bile, sözleşmesel bir kusur aynı zamanda haksız bir eylem yani borçluya düşen genel mahiyette yasal bir yükümlülüğü tecavüz teşkil edebilir. Örneğin, kira sözleşmesinde kiracı kiralanan şeyi tahrip ederse, bu eylemi hem iade (geri verme) yükümlülüğüne bir tecavüzü (BK.md. 266) ve hem de BK. mad. 41 anlamında haksız olarak sebebiyet verilen bir zararın doğmasına neden olur (Tuhr, sh. 573).
Malik, kendisine ait bir şeyin bir kimse tarafından üçüncü bir kişiye tevhidine (bırakmasına) ilişkin bir sözleşme ile bağlı değildir. MK.901. madde ancak ayni (nesnel) hakların kazanılmasında iyi niyeti koruduğu için, o şeyi teslim alan (örneğin kiracı) iyi niyete dayanamaz (Tuhr, sh,127, dip not:20)
C) HUKUKSAL TAKDİR:
Kiracı, kiralananda hor kullanımdan dolayı meydana gelecek hasarlardan sorumludur. Bu sorumluluk dava dışı kiralayana karşı sözleşmeden, kiralayan konumunda olmayan malike karşı ise mülkiyet hakkına verilen zarardan kaynaklanmaktadır. Zarar gören, uğradığı zararın tazmini İçin davacı sıfatıyla dava açmak hakkına sahiptir. Zira mal varlığında meydana gelen eksilme veya hasar için tazminat isteminde bulunacak kimsenin, mal varlığı eksilen (zarar gören) şahıs olacağı doğaldır.
BK. md. 256/I ile kiracıya, kiralananı kullanırken tam bir özen gösterme ödevi yükletilmiştir. Buna karşın kiracı, kiralananı hor kullanıp hasar verirse, gerek sözleşme ve gerekse haksız eylem nedeniyle zarar giderim (tazminat) borcu altına girmiş olur. Sözleşmeden doğan sorumluluk ile sözleşme dışı sorumluluğun yarışması (telahuku) durumunda, zarar gören tazminat davasını haksız eyleme dayandırabilir,
Sonuç : Mahkemece yukarıdaki ilkeler dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.