 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E:2000/3698
K:2000/4116
T:01.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı E..., davalı A. İhsan O... ve Engin Y... hakkında doğalgaz bedelinin tahsili için düzenlenen taahhütnamede Ali'nin abone, davalı Engin'in kefil olduğunu beyanla borcun ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine vaki davalılar itirazının iptalini istemiş, davalılar davaya konu alacak için daha önce menfi tesbit davası açıldığını yargılama sırasında o davada verilen kararın kesinleştiğini belirterek davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilmesi gerektiğini savunmuş mahkemece istemin kısmen kabulü cihetine gidilmiş,hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebepler ile delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle kısa ve gerekçeli kararda hükme esas alındığı bildiride bilirkişi raporundan farklı olarak 554.325.000 lira gecikme zammı 33.148.750 lira KDV yerine, "554.325.000 lira asıl, 83.148.750 lir gecikme zammı" ifadesinde (asıl ve gecikme zammı) sözcüklerinin maddi hata sonucu yanlış kullanılması ve her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, ayrıca kesin hüküm itirazına konu önceki davada davalılardan Engin Y...'nin(Yalçın) taraf olmaması nedeniyle o davada verilen kararın bu kişi hakkında kesin hüküm teşkil etmeyeceğinin anlaşılmasına göre davalı Engin Y...'nin temyiz itirazları yerinde değildir .
Davalı A. İhsan O...'nun temyizine gelince:
Dosya arasında bulunan Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesin 1996/929 Esas 1998/662 Karar sayılı dava dosyasına göre; davalı A. İhsan O...'nun E... aleyhine açtığı menfi tesbit davasının kısmen kabulü ile asıl alacakla ilgili olarak borçlu bulunmadığının,554.325.000 lira gecikme cezası tutarında borcun bulunduğunun teshirine karar verildiği bu hususun kesin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin davayı esastan inceleyebilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere, dava şartları denmektedir. Dava şartlarının bulunup bulunmadığını hakim re'sen araştırmakla yükümlü olduğu gibi taraflardan, her birisi yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunmadığı iddiasında bulunabilirler.
Dosyanın tüm olarak incelenmesinden anlaşılmıştır ki, önceki davanın tarafları, (A... İhsan O... yönünden) müddeabihi ve nedenleri aynıdır. O halde o davada A... İhsan'ın asıl alacak nedeniyle borçlu bulunmadığı, gecikme cezasından ise 554.325.000 lira borcunun bulunduğu
şeklinde verilen karar dikkate alınarak davanın bu miktara ilişkin, kısmının davalı A... İhsan açısından kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün H.U.M.K. nün 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.05.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.