 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2000/3558
Karar No: 2000/3764
Tarih : 20.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Dava dilekçesinde 126.500.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, site giriş bariyerine zarar veren davalıdan 126.500.000 lira alacağın faiziyle tahsili talep edilmiş, davalı cevap vermeyerek davayı reddetmiş, mahkemece davalının yokluğunda yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
HUMK'nun 73. maddesi hükmüne göre, mahkeme yanları usulüne uygun davet ederek iddia ve savunmalarını bildirmelerine imkan tanımadan hükmünü veremez. O nedenle davetin Tebligat Kanunu ve tüzük hükümlerine uygun olarak yapılması geçerlilik şartıdır.
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre, kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve alanın adresini kapsayan ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak kimseye keyfiyetin haber verilmesini mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır.
Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi birinci fıkrası uyarınca da tebliğ memuru adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan kimselerden komşu kapıcı gibi kimselerden veya o yerin amir ve memurlarından soruşturarak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ için çıkartılan davetiye parçasında davalının halen o adreste oturduğu ancak tebliğ yapılacağı sırada belirli bir sebeple orada bulunmadığı belirtilmemiş ayrıca beyanı alınan kimsenin imzası ile tevşik edilmemiştir.
O nedenle davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakkını kısıtlar şekilde yargılama yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davalı tarafından kabul edilmemiş olan zararın varlığı ve miktarı yerinde bilirkişi incelemesi ile saptanmadan duruşmada dinlenen soyut tanık beyanı ve 4 bariyer imalatı için düzenlenmiş, davalıya tebliğ edilerek içeriği kesinleştirilmemiş fatura içeriği aynen kabul edilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması da doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün H.U.M.K.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 20.4.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.