 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/4500
Karar no: 1999/5382
Tarih: 22.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA VEKALET SÖZLEŞMESİ
VEKALET ÜCRETİ
ÖZET: 3. kişi yararına vekalet sözleşmesi yapılması halinde vekalet hizmetinden yararlanacak kişi söz konusu hukuki yardımın yapılmasını kabul etmez ise (somut olayda olduğu gibi vekalet vermeyi reddederse) sözleşmeyle borçlanan kimse bu imkansızlık nedeniyle sona ermiş olur.
(818s. BK. m. 111, 117)
Dava dilekçesinde 200.000.000 lira için yapılan takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı %40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, davalının oğlu Levent'in reşit olmayan mağdureyi kaçırmak ve alıkoymak suçundan ötürü hakkında yapılacak cezai yargılama aşamalarında hukuksal yardımlarda bulunmak üzere davacılarla 200.000.000 lira vekalet ücretini içeren sözleşme yapmasına rağmen edimini yerine getirmediği iddia edilip hakkında başlatılan icrai takibata vaki itirazın iptali istenilmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Avukatlar ile davalı Dudu arasında yapılan 27.6.1998 tarihli ücret sözleşmesine görEsas no: "sanık Levent'in reşit olmayan mağdureyi kaçırmak ve alıkoymak suçundan dolayı hakkında yargılama boyunca yapılacak tüm hukuki yardımlar için iş sahibi 200.000.000 lirayı peşin olarak ödeyecektir. Buna karşılık Avukat bu olay ile ilgili tüm davalarda hukuki yardımda bulunacaktır". Sanık Levent'in 27.6.1998 tarihinde gerek polis memuru ve gerekse de C. Savcısı tarafından alınan savunmasında davacılardan Tufan'ın CMUK. 135. maddesi gereğince savunma avukatı olarak hazır bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Öte yandan dava dışı Levent'in davacı avukatlara dava için temsil belgesi vermediği gibi kendileriyle herhangi bir ilişki kurmadığı hususu da tartışma konusu değildir.
İddia, savunma ve dosya arasındaki delillere göre taraflar arasındaki uyuşmazlık (üçüncü kişi yararına vekalet sözleşmesinden) kaynaklanmaktadır (BK. mad. 111). Zira davalı Dudu 27.6.1998 tarihinde imzaladığı ücret sözleşmesine göre dava dışı Levent'in üzerine atılı suçtan ötürü hukuksal koruması davacı avukatlar tarafından 200.000.000 lira karşılığında üstlenilmiştir. Şu var ki dava dışı Levent (lehdar), davacı avukatlara, davaya vekalet (temsil belgesi) vermeyerek edimi reddetmiş bulunmaktadır. Görülüyor ki davacıların, davalıya karşı dava dışı Levent'e ifasını borçlandıkları edim, ancak ona (Levent'e) gerçekleşebilecek bir edimdir. Zira belli bir olaydan ötürü suçlanan ve takibe uğrayan kişi bizzat kendisidir. 0 halde bu nitelikteki bir edimin reddi hem davacıları ve hem de davalıyı karşılıklı olarak 27.6.1998 tarihinde kurdukları sözleşme ile yüklendikleri borçlarından kurtarır. Gerçekten de bu durumda sözü edilen davaya konu borç, imkansızlık nedeniyle sona ermiş bulunmaktadır (BK. mad. 117).
Bundan ayrı olarak vekalet sözleşmelerinde "sonuç" değil ve fakat özenle iş görme taahhüdü söz konusu bulunmaktadır. Bu nedenle örneğin dava kaybedilmiş olsa bile ücretin ödenmesi gerekir. Zira vekil bir sonuç taahhüt etmemiştir. Ancak, vekalet iyi ifa edilmemiş veya hiç ifa edilmemiş ise, vekaletin iki taraf arasında doğurduğu ilişki tasfiye edilirken, henüz ödenmeyen ücretin ödenmemesi veya ödenen ücretin geri istenmesi söz konusu olur. Kaldı ki ifa gerçekleşmeksizin ücret istenmesi halinde BK. 82. maddesindeki ödemezlik def'inden yararlanma olanağıda vardır. Davacıların vekaletle ilgili hiç bir hizmet vermedikleri gibi ilk soruşturmada hazır bulunmaları CMUK. 135. maddesi gereği olup davaya dayanak yapılan 27.6.1998 tarihli sözleşme ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan hukuki ve fiili olgular dikkate alınarak davanın reddine karar verilmek gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.