 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/3342
Karar no: 1999/3614
Tarih: 7.9.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO MAHKEMESİNİN GÖREVİ
KADASTRO TUTANAĞININ DÜZENLENDİĞİ
GÜNDE BAŞLAR.
TUTANAĞIN DÜZENLENMESİNDEN SONRA
ASKI İLANI İÇİNDE DAVA AÇILACAĞINA
GÖRE DAVAYA BAKMA GÖREVİ KADASTRO
MAHKEMESİNE AİTTİR.
TAŞINMAZDAKİ ZİLYEDİN BELİRLENMESİ İÇİN DAVA
AÇILDIĞINA GÖRE 2924 SAYILI KANUNUN 4127 SAYILI
KANUNLA DEĞİŞİK EK 5. MADDESİ HÜKMÜNDE
ÖNGÖRÜLEN KOŞULLARIN ZİLYET YARARINA
ALINMASI GEREKİR.
DAVACILAR KADASTRO TUTANAĞININ DÜZENLENDİĞİ,
HATTA DAVANIN AÇILDIĞI TARİHTEN SONRA
TAŞINMAZIN BULUNDUĞU KÖYE NAKLETTİKLERİ
ANLAŞILDIĞINA GÖRE 2924 SAYILI KANUNUN, 4127
SAYILI KANUNLA DEĞİŞİK EK 5. MADDESİ HÜKMÜNDE
ÖNGÖRÜLEN KOŞULLAR OLUŞMAMIŞTIR.
ÖZET: Kadastro tesbitinden doğan davanın dinlenebilme şartları: Tesbitin yapıldığı ve tutanağın düzenlendiği güne göre belirlenir.
Davacılar tesbit .tarihinde o yer nüfusunda kayıtlı olmadıklarına göre davadan sonra bu koşulun yerine getirilmiş olması lehlerine bir sonuç doğurmaz. Mahkemece; tanık sözleri arasındaki aykırılığın giderilmesi, davacıların aynı köy nüfusuna kayıtlı olup olmadıklarının ve 5. Yıldan beri o yerde oturup oturmadıklarının araştırılması ve varılan sonuca göre de; 4127 sayılı Orman Kanununun Ek- 5. maddesinde öngörülen koşulun da yerine gelmediği dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir. Bu nedenle davacıların beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi de doğru değildir.
(3402 s. Kadastro K. m. 25, 26)
(2924s. OKDHK. m. 11, 12)
(4127 s. OK. Ek m. 5)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan daire bozma kararında bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki aykırılığın giderilmesi, davacıların aynı köy nüfusunda kayıtlı olup olmadıklarının ve 5 yıldan beri o yerde oturmakta olup olmadıklarının araştırılması, varılacak sonuca göre hüküm kurulması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararı çerçevesinde yapılan araştırma sonucunda davacıların Beşiktaş ilçesi nüfusundan 1998 yılında nakli hane suretiyle taşınmazın bulunduğu yer nüfusuna kayıt edildikleri ve kadastro tesbitinin yapıldığı 1997 tarihinde ve taşınmazın orman sınırları dışına çıkarıldığı 1994 tarihinde davacıların taşınmazın bulunduğu yer nüfusunda kayıtlı olmadıkları anlaşılmıştır. Davanın dinlenebilme şartları kadastro tesbitinin yapıldığı ve tutanağın düzenlendiği güne göre belirlenir. Davacılar tesbit tarihinde o yer nüfusunda kayıtlı olmadıklarına göre davadan sonra bu koşulun yerine getirilmiş olması lehlerine bir sonuç doğurmaz. Mahkemece bu yönler göz önünde tutularak hükmüne uyulan bozma kararında belirtildiği gibi 4127 sayılı Kanunun 5. maddesinde öngörülen koşulun yerine gelmediği dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 7.9.1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacılar dava konusu taşınmaz üzerinde tasarruf eden kişiler olarak adlarının yazılması isteğiyle dava açmışlardır. İstek 4127 sayılı Kanunun 2924 sayılı Kanunu değiştiren bölümü ile ilgilidir. Anılan Kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasına göre bu kanuna göre hazine adına tesbiti yapılacak taşınmazlar üzerindeki muhtesat ile tasarruf edenlerin isimlerinin kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi öngörülmüştür. Nitekim mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonunda davacıların taşınmazı tasarruf ettikleri belirlenmiş ve adlarının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir. Hükümde bu açıdan bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar aynı maddenin izleyen bölümünde hak sahiplerinin belirlenmesi için o köyün nüfusuna kayıtlı olmaları ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihden geriye yönelik 5 yıl süre ile ikamet etmiş bulunmaları koşulları getirilmiş ise de; bu hususların incelenmesi ve saptanması Orman Bakanlığının yetkisine verilmiş idari işlemlerdir. Mahkemenin görevine giren hususlar değildir. Her ne kadar 25.9.1998 tarihli bozma ilamında bu hususların araştırılması öngörülmüş, mahkemece bozmaya uyulmuş ve bu hususlar araştırılmış ise de mahkemenin ve Yargıtay incelemesinde Yargıtayın görevine girmeyen bir husus hakkında yapılan bozma tarafların lehine veya aleyhine olarak yorumlanamaz. Mahkemece bozmaya uyulmuş olması da kazanılmış hak sayılmaz. Açıklanan nedenlerle hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken bozulması doğrultusundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Gazi ARIKAN
Üye