Hukuki.NET

.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1165
Karar no: 1999/1244
Tarih: 18.2.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ŞUF'A
ŞUF'A BEDELİ
ÖZET : Şufalı payın şufa hakkının kullanıldığı tarihteki değeri tespit edilip, o bedelin yatırılmasına hükmedilmesi gerekirken, satış tarihindeki bedelin yatırılmasına karar verilerek davanın kabulü doğru değildir
(743 s. MK. m. 2, 659)
(YİBK., 8.11.1991 gün ve 1990/4 E., 1991/3 K. s.)
(YİBK., 20.6.1991 gün ve 13/5 s.)
 
 
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şufa davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
 
Dava şufalı payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi davacı adına tescil kararı verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
 
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında katan temyiz itirazları yerinde değildir.
 
2- Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli:bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı, zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını kullanması MK.nun 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsil bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
 
Olayımızda: Davalılar 26.3.1997 günlü dilekçelerinde taksim savunmasında bulunduklarına göre bu savunma üzerinde durulmaması;
 
3- Şufalı pay Nisan 1993 tarihinde davalıya satılmış, davacı ise 20.3.1996 günü dava açarak, payın iptali ve adına tescilini istemiştir. Davalı, şufalı payın değerinin yeniden tespitini savunmuştur.
 
Uyuşmazlık, şuf'a bedelinin satış tarihinde tapuda gösterilen bedel mi, yoksa dava açıldığı tarihte saptanacak bedel mi olacağının tespitinde toplanmaktadır. Şuf'a bedelinin satıcı ile, davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair yasada bir açıklık yoktur. Bu nedenle objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçirildikten sonra açılan şufa davalarında, davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması icap eder. 20.6.1951 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da hakimin hükümden önce tayin edeceği uygun bir süre içinde şuf'a bedelinin yatırılmasına karar vereceği, daha sonra kaydın düzeltilmesine hükmedeceğinin açıklanması, bu görüşü doğrulamaktadır.
 
Özellikle, diğer paydaş ile, davalı arasında gerçekleştirilen ve şuf'a hakkının kullanılmasına yol açan satış sözleşmesinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan şuf'a davalarında, davacı paydaşın ekonomik ve objektif nedenlerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin, tapuda gösterilen eski bedelle, payın tescilini talep etmesi MK.nun 2. maddesinde tanımlanan objektif iyi niyet kuralı ile de bağdaştırılamaz. Böyle bir davranış, davalıyı zorunlu olarak elinden çıkardığı gayrimenkul payı yerine, eline geçen para ile aynı nitelik ve değerde bir başka gayrimenkul edinmek imkanından yoksun bıraktığı için fevkalade adaletsiz ve hakkaniyet duygusunu zedeleyici bir sonuç yaratır. 8.11.1991 gün 1990/4-1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da, iyi niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle def'i değil, itiraz niteliğinde bulunduğu vurgulandığından bu nitelikteki bedele yönelik iddianın yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür.
 
Açıklanan nedenlerle, şufa hakkının kullanıldığı tarihte şufalı payın değerinin tespit edilip o bedelin yatırılmasına hükmedilmesi gerekirken, satış tarihindeki bedelin yatırılmasına karar verilerek davanın kabulü hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
 
S o n u ç: Yukarıda 2 ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 18.2.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini