 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/6986
Karar No : 1998/7576
Tarih : 8.7.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ARİYET
BORCUN İFASI
KARAR ÖZETİ: İfanın borcu ortadan (sukut) kaldırılabilmesi için yerine getirilen edimin borca uygun olması, başka bir deyimle edimle örtüşmesi gerekir. Aksi halde alacaklı borca uygun düşmeyen ifayı geri çevirebi1ir.
(818 s. BK. m. 67)
Dava dilekçesinde 40.000.000 lira tazminatın ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, 1.10.1997 tarihli dava dilekçesi ile; bir adet yeni çoban kürkünü davalıya ariyet olarak (emaneten kullanmak üzere) verdiğini, davalının bu kürkü kaybettiğini, bunun üzerine davalı hakkında emniyeti su istimal suçundan Cumhuriyet Savcılığına ihbarda bulunduğunu, davalının suçu karakolda tevilli şekilde ikrar ederek, çok eski (yamalı) bir kürkü kardeşi aracılığı ile kendisine gönderdiğini, ancak kendisinin eski kürkü kabul etmeyerek geri iade ettiğini, bu nedenle davalı tarafından yeni bir kürk alınıp kendisine verilmesini veya bugünkü değeri olan 40.000.000 TL.nın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; bir adet çoban kürkünü (kepeneğini) davacıdan aldığını ve bu çoban kürkünün kendi çobanları tarafından kaybedildiğini, bunun üzerine kendisinin az kullanılmış kürkünü davacıya gönderdiğini, ancak davacının bu kürkü kabul etmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
İfanın borcu söndürüp düşürülebilmesi (ifa=itfa=sukut) için, yerine getirilen edimin borcu uygun olması, yani (borçlanılmış) edimle örtüşmesi gerekir. Öyle ki konu, tutar, yer, zaman ve kişi öğeleri yönünden borca (söze ve yasaya) uymayan edimler geri çevrilebilir ve edimin borca uygun biçimde tekrarlanması istenebilir. Zira alacaklı kendisine borçlu bulunulan şeyden başka bir şeyi kabule zorlanamaz.
BK. md. 67'ye göre: "Borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça, borçlu borcunu şahsen ifaya mecbur değildir." 0 halde uygun ifa olmak koşuluyla alacaklı, üçüncü kişinin (ifa yardımcısı veya ifa temsilcisi gibi) ifasına katlanacaktır.
Ferdi ile (parça borcu) belirli bir borç söz konusu ise, alacaklı ancak borçlu bulunulan şeyi kabule mecbur olup aynı cinsten başka bir şeyi veya aynı değerde bir şeyi kabule zorlanamaz. 0 halde borçlu yalnız edada bulunduğuna değil, bundan başka, belirli bir borca uygun bir şekilde ve ifa amacıyla edada bulunduğunu yani ferdi ile belirli bir borcun ifası söz konusu ise, borca konu teşkil eden şeyi teslim ettiğini isbat ile yükümlüdür.
ilke olarak ancak alacaklıya yapılan eda borçluyu borçtan kurtarmak sonucunu doğurur. Fakat borçlu, gerek yasal temsilci sıfatıyla, gerek tahsil yetkisini içeren bir temsil kudretine dayanarak alacaklı namına tahsile izinli alacaklı temsilcisine yapılan eda ile de borçtan kurtulabilir. Öyle ise alacaklıya veya onun yerine edimi almaya izinli kişilere değil de üçüncü kişilere karşı gerçekleştirilen edim ifa yerini tutmayacaktır.
Mahkemece yukarıdaki ilkeler dikkate arınmaksızın ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla; yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.7.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.