 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1998/2632
K. 1998/3249
T. 24.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
ÖRF VE ADETTEN YARARLANMAK
KARAR ÖZETİ: Medeni Kanunun 1. maddesi gereğince, hakkında kanuni bir hüküm bulunmayan meselelerde hakim, örf ve adete göre hüküm kurar.
Mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda örf ve adet incelemesi yapılarak istikrarla benimsenen örf, teamül, dini ve ahlaki inanç ve telakkiler iddia doğrultusunda ise, o takdirde zararın varlığı kuşkusuz olup, isteme uygun muhik bir tazminata hükmedilmesi gerekir.
(743 s. MK. m.1)
Dava dilekçesinde 25.000.000 lira maddi, 10.000.000 lira manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalının beş aylık buzağısı ile cinsel ilişkide bulunması nedeniyle hayvanın etinden ve sütünden yararlanılamayacağını iddia ederek, 25.000.000 lira maddi ye l0.000.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir
Mahkemece, iddia edilen eylemin kanıtlanamadığı ayrıca hayvanın etinden ve sütünden yararlanılmasında tıbben bir sakınca bulunmaması nedeniyle dava reddedilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dinlenen tanıklardan Fatma olayı doğrular şekilde beyanda bulunmuş, tanık Mustafa da gece saat 24 sıralarında davalının, davacının ahırında yakalandığını açıkladıktan sonra adı geçenin sürüklenerek dışarı çıkarıldığını ve külotunun da inmiş durumda olduğunu ifade etmiştir.
Aksine somut ve kesin deliller bulunmadıkça, toplumun ve yaşamın değer hükümleri itibariyle normal bir kimse, kendisine ait bir hayvanın başkasının cinsel ilişkisine maruz kaldığını ileri sürmez. Çünkü, böyle bir iddia ile, davacının da kendisine ve yakın çevresine ait bulunan bazı değer hükümleri olayın açıklanması ile incinmiş olur. Bundan dolayıdır ki davacının hiç bir neden yokken böyle bir konuda soyut olarak iddiada bulunduğu düşünülmemelidir. Kaldı ki, yukarıda açıklanan delillerle de davalının hukuka aykırı eyleminin sabit olduğu doğrulanmıştır.
Bundan ayrı olarak davacı, işlenen haksız eylemden dolayı hayvanın etinden ve sütünden yararlanılmasının. geleneklere göre mümkün olmadığını da ileri sürerek tazminat talep etmiştir.
Medeni Kanunun 1. maddesi gereğince, hakkında kanuni bir hüküm bulunmayan meselelerde hakim, örf ve adete göre hüküm kurar.
Mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda ön ve adet incelemesi yapılarak istikrarla benimsenen ön, teamül, dini ve ahlaki inanç ve telakkiler eğer iddia doğrultusunda ise o takdirde zararın varlığı kuşkusuz hale gelecektir.
Yukarıda açıklandığı gibi hükme yeterli delil toplandığı takdirde mahkemece adil bir çözüm tarzı olması bakımından, davacıya bedeli karşılığı hayvanı davalıya terk etmeyi isteyip istemediği sorularak böyle bir talebin bulunması halinde istem doğrultusunda karar verilmeli, aksi halde muhik bir tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde, hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.3.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.