 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1997/9524
K. 1997/9746
T. 13.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZİLYEDİN HASAR TAZMİNİ HAKKI
MOTORLU TAŞITIN DEVRİ VE SATIŞ ŞEKLİ
ZİLYETLİĞİN KORUNMASI
KARAR ÖZETİ : Motorlu taşıdın devrinin resmi şekilde gerçekleşmediği hallerde bile, zilyetliği elinde bulunduran kişi, verilen hasarın tazminini isteyebilir.
(2918 s. Trafik K. m. 20/d)
(743 s. MK. m. 864, 894)
(818 s.BK.m.81)
Dava dilekçesinde, 42.810.000 lira tutarındaki icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkemece dava, maliki bulunmadığından ötürü araçtaki hasar bedelinin tazminini davacının takip ve dava edemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Olayda hasara uğrayan 06 308 plaka sayılı aracın trafik kaydının davacı adına olmadığı hususu tartışmasız bulunmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, satım işlemi 2918 sayılı karayolları Trafik kanununun 20/d maddesinin emrettiği resmi şekilde gerçekleşmemiş olsa bile davacı motorlu aracın zilyedi durumunda olup gerektiğinde onu (aynen) iade zorunluğunda bulunduğu için o araca yapılan zararların gideri-mini istemeye yetkilidir.
Bundan ayrı olarak hapis hakkı (BK. mad. 81, MK. mad. 864) sahibi zilyedin ise hasara uğrayan şey için tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Zira zilyet motorlu araç üzerinde bu nedenle hukuksal bir nedene maliktir. Kaldı ki aynı sonuca Medeni kanundaki zilyetliğin korunmasına ilişkin hükümlerden de yararlanılarak varılabilir.
Gerçektende Medeni Kanunun 896. maddesi uyarınca zilyet bulunan davacı, aracın zarara uğraması suretiyle zilyetliğinin ihlal edildiğini iddia ederek zararının tazminini isteyebilir.
Mahkemece yukarıdaki ilkeler dikkate alınmadan davalılardan Ali hakkındaki davanın da red edilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.