 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/9395
Karar No : 1997/9768
Tarih : 13.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Dava dilekçesinde 13.800.000 TL. maddi, 50.000.000 TL. manevi tazminat (toplam 63.800.000 TL.)nin davalıdan yasal faizi ile tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 3.000.000 TL. maddi, 17.000.000 TL. manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek % 30 faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 1981 doğumlu Kızı Hatice Çakıcı'nın bir süre halı dokumayı öğrenmek üzere davacının evine gittiğini, ancak bu sıralarda Küçük Hatice'nin kimden olduğu belli olmayan şekilde hamile kalması üzerine, davalının bu suçu müvekkiline isnat edip şikayetçi olduğunu, Uşak Ağır Ceza Mahkemesinde bu şikayet nedeniyle açılan davada davacının beraat ettiğini ileri sürerek, Uşak Ağır Ceza Mahkemesindeki davaya ve İstanbul Adli Tıp Kurumuna gidiş-dönüş masrafları tutarı 13.800.000 TL. maddi tazminat ile, müvekkilinin şeref ve onuruna yapılan saldırı nedeniyle kişiliğinde uğradığı zararın sembolik karşılığı olan 50.000.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, meydana çıkan suçun tahkikatı gerektirdiğini, her baba ve aile reisinin görevi olan kanuni şikayet hakkını kullandığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının, davacının şahsiyet haklarına -şikayet hakkı sınırlarını aşarak tecavüz etmesi- nedeniyle talep edilen maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Hak arama hürriyeti olarak tanımlanan (ihbar ve şikayet hakkı) Anayasanın 36. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede (herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle hak arama hürriyetlerini kullanabileceği) ifade olunmuştur.
Davalının hak arama hürriyeti ile davacının çatışan kişilik haklarının sınırının MK. 1. maddesindeki ana kural uyarınca hakim tarafından büyük bir özenle çizilmesi gerekir.
Şikayeti haklı gösteren emare (belirti) varsa, bu hakkın kötüye kullanıldığından söz edilemez.
Aile fertlerinden biri aleyhine işlenen ırza geçme eylemi ve davalının kızının hamile olması, ailenin saflığını ve aile değer bütünlüğünü ağır şekilde ihlal ettiğinden, davalı babanın uğranılan haksız eylemi adli mercilere şikayet etmesinde hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmemiş, yasal sınırlar aşılmamıştır.
Davalının bu şikayeti ile, davacıyı zarara sokmak veya şikayet hakkını kullanmaktan öte bir amacı bulunduğu saptandığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün H.U.M.K. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 13.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.