Dava  dilekçesinde  haksız iktisap olarak tahsil edilen 90.000.000 liranın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı, sevk ve idaresindeki özel aracı ile davalıya ait 06 ASV 44 plaka nolu aracın çarpışmaları sonucu hasar meydana geldiğini ve kaza akabinde tarafların anlaştığını,davalının uğramış olduğu maddi ve manevi zararı karşılığında kendisine 15.9.1994 tanzim tarihli 57.000.000 lira bedelli senet verildiğini ve senet bedelinin ödenmesi halinde hiçbir şekilde talepte bulunmayacağına ve gayri kabili rücu kaydıyla ibra ettiğine dair 21.7.1994 tarihli ibraname verdiğini ve sorunu anlaşma yoluyla hallettiklerini ancak, davalının bu suretle 57.000.000 lira aldığını saklamak suretiyle R... Sigorta A.Ş.den de toplam 71.650.000 lira daha tahsil ettiğini, R... Sigorta şirketinin de kendisi aleyhine açtığı rücuan tazminat davası sonucu 25.12.1995 tarihinde 90.000.000 lira ödemek zorunda kaldığından bahisle, h aksız iktisap nedeniyle tahsil edilen 90.000.000 liranın 25.12.1995 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece,"Asliye Hukuk Mahkemesi ilamında davacı Feridun'un savunması ve ibradan doğan hakları tartışılmamış olmakla birlikte hükmü temyiz etmeyen davacı kesinleşmiş sonuçlarını kabul etmek zorundadır. Hatalı dahi olsa kesin hükme göre ödenen paranın iadesi o hükmün sonuçlarını değiştirecek nitelikte olup, bu yolda başka bir hüküm kurulması kesin hüküm ilkelerine aykırı olduğundan bahisle davanın reddine" karar verilmiştir.

HUMK.nun 237.maddesine göre kesin hükümden söz edilebilmesi için iki tarafın, dava konusunun ve dayanılan maddi sebebin ayrı olması gerekir.

Asliye Hukuk Mahkemesinin 994/1081 .995/1073 karar sayılı ilamında davacı R... Sigorta halefiyet ilkesi gereğince davacı konumunda ise de Sacit K... davanın tarafı değildir. Bu davada ise dava konusu sebebi farklı olup davacı davalının haksız iktisap nedeniyle zenginleştiği bedelin iadesini istemektedir.

O halde tarafları ve sebebi farklı bir davanın olmasına rağmen kesin hüküm varlığından sözedilerek davanın reddi doğru değildir.

Mahkemece işin esasına girilmek suretiyle delillerin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 7.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi .

 

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972