 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1997/6603
K. 1997/8864
T. 15.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AKDİ İLİŞKİNİN KURULMASI
ÖN GÖRÜŞME VE YORUM
İYİNİYET
KARAR ÖZETİ : Akdi ilişkinin kurulması için tarafların birbirine uygun irade beyanlarında bulunmaları yeterlidir. Ancak taraflardan birinin önemli gördüğü bir hususun sözleşmede yer almasını, diğer tarafin karşı çıkmasına rağmen istemesi sözleşmenin kurulmasına engel teşkil eder.
Sözleşmenin müzakeresine girişen taraflar dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdürler.
(743 s. MK. m. 2)
Dava dilekçesinde, 44.650.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği
düşünüldü:
Davacı İdare vekili; mülkiyeti Sosyal Sigortalar Kurumuna ait 224 nolu dükkanın 18.10.1995 günü pazarlıkla yapılan ihale sonucu kiralandığı halde davalının kendisine yapılan ihaleye ve tebligata rağmen teminat yatırmak suretiyle sözleşmeyi imzalamadığını bildirip biriken kira paralarının tahsiline karar, verilmesini istemiş, davalı duruşmalara katılmamış ve herhangi bir savunmada bulunmamış, mahkemece dava reddedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının Sosyal Sigortalar Kurumu İnşaat ve Emlak Müdürlüğü'ne 17.10.1995 tarihli dilekçe ile (224 nolu dükkanı) pazarlık usulü ile kiralamak üzere başvurduğu, 18.10.1995 tarihinde de (pazarlık komisyonu) ile davalı arasında geçen müzakereler sonucunda sözü edilen dükkanın aylık 3.600.000 lira bedelle kiralanması hususunda anlaşma sağlanarak taraflarca tutanağın imza altına alındığı halde tüm çağrılara rağmen davalının (ihale şartnamesinin özel şartları gereğince) on günlük süre içerisinde davacı kuruma gelerek damga vergisi bedelini ödeyip teminat yatırmak suretiyle yazılı kira sözleşmesi kurmaktan (imzalamaktan) kaçındığı anlaşılmaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu Gayrimenkul Alım, Satım, Vergi ve Kira İşleri ile Muhafaza ve Bakım Yönetmeliğinin (Kurumca kiraya verilecek gayrimenkuller) başlıklı 28. maddesinde: "...Her ne şekilde olursa olsun, tamamen veya kısmen kiraya verilen gayrimenkuller için, kira mukavelesi yapılması şarttır. Kira mukaveleleri Genel Müdürlükçe veya verilecek talimata göre mahalli şube müdürlüklerince tanzim ve imza olunur. Kira mukaveleleri için, matbu kontrat kağıdı kullanılır" hükmü yer almış bulunmaktadır. Yine aynı yönetmeliğin çeşitli maddeleri, kurulacak kira sözleşmelerine konulması gereken bazı özel hükümleri düzenlemiş, böylece olabildiğince kurumun hukuki vaziyeti korunmaya çalışılmıştır.
Kural olarak bir sözleşmenin kurulabilmesi için, tarafların müzareke ettikleri veya bir tarafın sözleşmede yer almasını istediği bütün konularda irade beyanlarının birbirine uygun olması şarttır.
Tarafların birbirine uygun irade beyanlarının sözleşmenin (objektif olarak) esaslı noktalarını kapsaması sözleşmenin kurulması için yeterlidir. Fakat bir noktanın sözleşmede yer almasını taraflardan sadece birinin gerekli görmesi, sözleşmenin kurulmasına engel teşkil eder. Bu şekilde sözleşmede yer alması gerekli ikinci derece noktalara (subjektif olarak) esaslı noktalar denilmektedir. Sadece bir tarafın dahi sözleşmede düzenlenmesini istediği konular ise bu anlamda esaslı nokta sayıldığını vurgulamak gerekir.
Yukarıda sözü edilen bilgilerin ve yönetmeliğin özüne ve sözüne uygun bir kira sözleşmesinin kurulmadığı hususu tartışmasız olarak ortada bulunmaktadır.
Bir akdin müzakeresi taraflar arasında bir hukuksal ilişki kurar ,ve sözleşmenin, müzakeresine girişen taraflar bu ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdürler (MK. mad. 2). Bu yükümlülük, sözleşmenin yapılması hususunda ciddi bir. niyetle müzakereye katılmayı gerekli kılar. Örneğin, uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi kira sözleşmesini kurmamaya kararlı olmak üzere müzakereye girişen ve teklifte (öneride) bulunan davalı Abdullah'ın eylemi dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak nitelendirilmelidir. Buradan hareketle sözleşmenin yapılmaması yüzünden davacı İdarenin uğradığı zararların tazmin ettirilmesi gereği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Zira yukarıda da açıklandığı üzere taraflar arasında kurulmuş geçerli bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır.
Yukarıdaki gerekçelerle ve sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün onanması gerekir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle derillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün (ONANMASINA), 15.9.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.