 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/4543
Karar No : 1997/5032
Tarih : 20.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SUYA VAKİ ELATMANIN ÖNLENMESİ
GENEL SULAR
KARAR ÖZETİ : Genel sulardan öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Oysa sağlıklı bir çözüm için, suların en az olduğu bir dönemde uzman bilirkişiler aracılığıyla (uygulamalı biçimde) yeniden keşif yapılarak öncelikle davalının söz konusu kuyusunun kapatıldığı takdirde davacının kuyusunda azaldığı belirlenen su miktarının eski haline dönüp dönmeyeceğinin saptanması gerekir. Belirtilen şekilde işlem ve inceleme ve değerlendirmeler yapılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
(743 s.MK.m.679)
Dava dilekçesinde suya vaki elatmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava konusu yapılan sular, kazılarak çıkarılmış, kuyu suları olmakla (Tarafların tapulu taşınmazlarından çıkıyor olsa bile) yeraltı suyu olarak genel su niteliğindedir.
Genel sulardan ise herkes, kadim yada öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Davacıya ait (daha çok sulama amaçlı) kuyunun açılmasından çok sonra davalıya ait (yine sulama amaçlı) kuyunun açıldığı ve bu nedenle davacının kuyusundaki suyun olumsuz (%38.63 oranında) etkilendiği belirlenmiş olup bu durumda öncelikli yararlanma hakkı davacınındır ve davalı ancak onun ihtiyacından fazla su bulunması halinde o fazla sudan yararlanabilecektir.
Bu arada, davalının kuyusunun kapatılması halinde davacının olumsuz etkilenen su miktarının kuyusuna dönüp dönmeyeceği hususunun da öncelikle belirlenmesi gerekmektedir ki, hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarında bu cihet üzerinde durulup saptanmamıştır.
Bu duruma göre; sağlıklı bir çözüm için, .suların en az olduğu bir dönemde uzman bilirkişiler aracılığıyla (uygulamalı biçimde) yeniden keşif yapılarak öncelikle davalının söz konusu kuyusunun kapatıldığı takdirde davacının kuyusunda azaldığı belirlenen su miktarının eski haline dönüp dönmeyeceğinin saptanması gerekir. Ondan sonra; eğer eski halin iadesi mümkün olmuyorsa davanın reddi eski hale dönüşü mümkün ise o zaman, bu etkilenme sonucu davacının kuyusunda kalan su miktarının (yararlandığı başka sular varsa onların miktarı da tesbiten) öncelikli kullanım şekli itibariyle ihtiyacına yetip yetmeyeceğinin usulünce ve kesin olarak belirlenmesi ve buna göre eğer kalan su ihtiyacını karşılıyorsa yine davanın reddine karar verilmesi icabede Aksi takdirde ise, anılan etkileme oranını aşmamak üzere davacının karşılanmayan ihtiyacı kadar suyun, davacının kuyusunda kalmasını sağlayacak biçimde davalının kuyusunun çalıştırma düzeninin (çekim miktarı ve süresi bakımından) ayarlanması lazım gelir.
O halde; belirtilen şekilde işlem inceleme ve değerlendirmeler yapılacak sonuçlarına uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönlerden eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı olduğu gibi (düşük orandaki bir etkilemeye dayanılarak davalının kuyusunun kapatılmasına) dair hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 20.5.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.